banner564

Açılalım mı? Kapanalım mı? 

Açılım ile ilgili gelişme akıl ve plandan yoksun olarak gelişiyor. Önce Res-Bir tavır takındı. ‘Lokantaları açmazsanız biz, pazartesi günü restoranlarımızı açacağız’ deyip, sivil itaatsizliğe gireceklerini açıkladı. Sonra Esnaf Odasının, Berberler, Kuaförler ve Güzellik Salonları Odası rest çekti. Hükümetle görüştü ve açılmayı kendisi açıkladı. Şimdi eğlence sektörü, cafeler de bu hafta sıradadır.
Bu arada Girne Otelciler Birliğinin ilginç bir ilanı tüm basında yer aldı. İlanda, ‘trafik kazalarında ölenlerin sayısı, Covid-19’dan ölenleri çoktan geçti, bu nedenle önerimiz, tüm trafik kapatılsın ve yalnız ambulans, itfaiye ve polis araçları trafiğe çıksın’ diyerek, espri ile yüklü ilan ile tepki verdi. Bu sesiz protesto ilanının ardından, bu kez turizm çalışanlarından yüzlerce kişinin katılımı ile Girne yollarında insanlar protesto gösterisi yaptı. Bunların tümü haklı, meşru ve demokratik çıkışlardır. Arkasından ne oldu? Hükümet sürüklene sürüklene lokantaları, berber ve güzellik salonlarını açtı. Bu hafta cafelerin açılacağını hükümetten değil, onların birlik temsilcilerinin açıklamasından okuduk. 
Şimdi sırada turizm ve hava, deniz, kara ulaşım sektörleri var. Turizmciler artık bıçak kemiğe dayandığı için esprili ama etkili zekice ilanla başladılar, emekçiler demokratik gösteri hakkını kullandılar. Yakında göreceksiniz, sınır kapılarının açılması ve iki taraf arasında kontrollü geçişlerin başlaması talebi ile esnaf, iş dünyası eylem yapmaya başlayacak.
Bu hal neyi gösteriyor? Toplumun sağlık ve ekonomi için duyduğu endişeleri sentezleyen bir ortak eylem planından yoksunuz. Kimi zaman sağlık için kapanalım. Kimi zamanda Covid’den değil ama ekonomik yıkımdan ötürü açlıktan veya iflastan tükeneceğiz gerçeği ile açılım gündeme geliyor.
Ama ne isterse olsun, Kuzey Kıbrıs’ta solda ve sağda bir tartışma adeti var. Sol ve sağ kesimler Kuzeyde olanları bitenleri, Güneyle kıyaslar. Kimisi Güneydeki bir olumluluğu, Kuzeydeki bir olumsuzlukla. Kimisi Kuzeydeki bir olumluluğu Güneydeki bir olumsuzlukla kıyaslayıp, bizdekinin iyi veya kötü olduğuna göstermek için bunu örnek olarak ifade eder.
Peki, Güneyde Pandemi nedeni ile salgın bize göre çok fazla. Ayrıca aşılama oranında da Kuzey Güneye göre daha iyi bir oranda. Ancak buna karşın Güney, turizmde, aşı olan İsrail turistlerinin güneye gelmesine imkan tanıdı. Şimdi de İngiliz turistlerin bu esasla gelmesi için ciddi adımları gündeme getirdi. Ama biz hala bu konuyu yasaklar ile ele almaya çalışıyoruz. Buna bağlı hava, deniz ve kara taşımacılığı konusunu da Allah’a havale ediyoruz. Yani plan ve akıl esas değil.
 Felaketten çıkış için aklın ve bilimin yol göstericiliğinde bir eylem planı değil, felaketin yol açtığı acıların presi ile kapanma ile açılma arasında duvardan duvara vuruyoruz. 
Üstelik de kimimiz en temel meselemiz olan Kıbrıs sorunu ile ilgili “egemen eşitlik”, kimimiz de “ortaklıkta siyasi eşitlik” tezleri ile bir birimize öfkeli yakıştırmalar yapıyoruz. O zaman sorarım, ekonomisi yerlerde sürünen, var olabilmek için Türkiye’den gelecek belli bir desteğe umut bağlanan yerde, hangi “egemen eşitlik” ya da “ortaklıkta siyasi eşitlik” sözü içte veya dışta inandırıcı olur?
Bu nedenle turizm, eğitim ve sınır kapılarından Güney ile Kuzey arasında serbest geçiş konusu sağlık ve ekonomik gerçekler temelinde açılıma gitmelidir. Kontrollü ve planlı olarak. Yalnızca yasaklarla bu iş bu kadar. İşte restorancıların, berberlerin, turizmcilerin cafecilerin, ulaşımcıların, turizmcilerin emekçilerin isyanı. Dün Güneyde işleyenlerin isyanları gibi bunlarda haklı tepkilerdir. Kim bu insanlara haksızsınız diye açıklama yaptı? Kimse. Öyle ise aklı ve bilimi ele alacak olan Planlı açılım esastır. Bu ekonomi, sağlık için esastır. Riskleri minimize ederek açılım yapmayan, en büyük riski sağlık ve ekonomide yaratır. Bu da toplumun varlığını eritir. 

YORUM EKLE

banner471

banner474