banner564

‘Acımasızlık’ ile ‘gericilik’ arasında tercih yapmak zorunda değiliz ama…

İsrail, geliştirmekte olduğu nükleer kapasiteyi yok etmek için İran’a saldırabileceğini 20 yıldan beridir söyleyip durmaktadır. Bu arada, İran’ın beslediği paramiliter güçler ile bölgedeki Lübnan ve Yemen gibi devletleri yok ederek yerlerine Hizbullah veya Ensarullah gibi güçleri geçirmesi, geliştirilecek nükleer silahların bu paramiliter örgütlere verilebileceği tehlikesini de doğurmuştur. Bu durumda sadece İsrail değil neredeyse bütün Batılı devletler, İran’ın nükleer silah geliştirmesinin bir felakete yol açacağı düşüncesini temel alarak hareket etmeye başlamışlardır. Batılı liderler arasında farklı düşünen yok gibi… Son olarak Almanya Başbakanlığı koltuğuna oturan Merz daha ileri giderek, “İran bize de saldırabilir” diyerek “asla nükleer silah sahibi olmamalı” diye ekledi.
İran’ın görünümü böyledir…
Kimilerimize göreyse bölgedeki en saldırgan güç İsrail’dir. 7 Ekim 2023’teki Hamas saldırısını bahane ederek her şeyi yakıp yıkmaya başlamıştır. Arada soluk alıp diplomasiye fırsat vermeye de çalışmıyor. Saldırıyor… 
Hamas’ı yok edeceğini açıkladı ve büyük ölçüde başardı. Lübnan’a döndü Hizbullah’ı kendine saldıramaz hale getirdi. Yemen’deki Ensarullah’ı (Husiler) Amerika’ya havale etti. Türkiye’den yardım aldı Suriye’de Esat’ın devrilmesini sağladı. Böylece, İran’a saldırdığı zaman yakınlarından bir yerlerden saldırıya uğramamayı garantiye aldı. 
İran rejiminin özellikle kadınlara ve muhaliflere yaptıklarını biliyoruz; İslam devrimini ihraç ederek Orta Doğu’da köktendinci bir İslam imparatorluğu kurma niyeti de açıkça ortadır. Sempati duyulacak bir güç değildir.
Netanyahu’nun yönetimindeki İsrail ordusu, bir terörist öldürecek veya bir mühimmat deposu yok edecek diye onlarca kadın ve çocuğu öldürmekten kaçınmayan bir orduya tanık olduk. Sempati duymayı bırakın nefret edilecek bir şekilde savaşıyorlar.
İsrail-İran savaşını izlerken neler düşüneceğimizi bu ruh hali belirliyor aslında… Çoğu zaman, düşüncelerimizi değil duygularımızı dile getiriyoruz. Sabahleyin, biz uyurken neler olduğunu öğrenmeye çalışırken garip bir heyecan duyuyorsunuz sanırım… Sevemediğiniz tarafın baskın olmaya başlamasını öğrenmekten tedirgin oluyor; kayıplarını garip bir memnuniyetle karşılıyoruz.
 

YORUM EKLE

banner471

banner474