banner564

Adalet Mülkün Temelidir

Tahminimce yakın bir zaman içinde konuşacağımız konulardan biri, Nikolas Skuridis isimli Rum’un, Taşınmaz Mal Komisyonu’nunca (TMK), Kozan Köy deki malına verilen iade kararı olacaktır. Burada konu olacak olan Kıbrıslı Rum’un kendisi değil; vuku bulan olayın kendisidir. Çünkü KKTC makamları malın inkişafı için gerekli izinleri vermiştir. Yani bu şu anlama gelmektedir ki Kıbrıslı Rum vatandaş Nikolas Skuridis iade aldığı toprağına inşaat yapabilecektir.
Ben sessiz sedasız başlayan bu olayın devamının arkasının geleceğini düşünmekteyim. Skuridi’nin bu girişimi başka davalara da örnek teşkil edeceği kesindir. Hümanist bir yaklaşımla bu olay ele alındığında, barışçıl ve insani boyutu ile sevindirici bir gelişme olmakla birlikte, bunun sosyal bir deney olduğu da anlaşılmaktadır. Çünkü KKTC makamlarının Skuridi’ye tapu verme ve şehircilik-inşaat izni talebini araştırmadaki sürati dikkat çekicidir. 78 yaşındaki Rum’un Kozan Köy'deki tapulu malına iki katlı ev inşaatına 2-3 hafta önce başlaması köydeki Kıbrıslı Türklerin sert tepkisine neden olmuştur.
Düşünün bir kere, kardeşler arasında yaşanan mal mülk kavgasında, iki komşu arasındaki sınır veya geçit hakkı kavgasında yetersiz kalan KKTC makamları, böylesi bir vakada, kafalardaki birçok soru işaretine çözüm ürete bilecek mi? 
İç içe geçmiş iki toplumlu bir yaşama, KKTC makamları çözüm üretebilirlerse ne ala, fakat öncelikle kendi KKTC vatandaşına dahi çözüm üretemeyen bir yapı içerisinde böylesi bir hamleye kalkışmak tamamen sosyal bir deneyden başka bir şey değildir. Hele hele ateşkes antlaşması olan bir coğrafyada…
Kolayca hayata geçirilebilecek ve yaşamımızı kolaylaştıracak güven artırıcı önlemler bile coğrafyamızda uygulamaya geçirilemedi. Örneğin; Derinya, Aplıç sınır kapıları henüz açılmadı. Ada’da Türk ve Rum taraflarında faaliyet gösteren GSM şirket hatları birleştirilmedi. Türk ve Rum elektrik şebekeleri birleştirilmedi. Aynı frekanslardan yayın yapan Türk ve Rum radyo ve televizyonlarının karışmaması için ortak frekans düzenlemesi yapılamadı.
Doğanın yapısı gereği gelişim baştan ayağa, içten dışarı doğru gelişir. Kısacası bir bebek dünyaya gelecekse önce başı gelişir ve ayaklarına doğru gelişim devam eder. Aynı şekilde bebeğin önce kalbi sonra omurgaları oluşur. 
Diyeceğim o dur ki Kıbrıs sorununa kendi coğrafyamızda bir çözüm bulmak istiyorsak önce toplum liderleri anlaşmalı ve çözümün gelişimi baştan başlamalıdır. Ardından bu çözümü önce kendi içimizde hazmetmeli ve ondan sonra üretilen çözümü uluslararası platforma taşımalıyız. Aynen doğanın bize sunduğu gelişim gibi…
Konu ile ilgili olarak aklıma, zaman zaman haberlerini okuduğumuz, bir zamanlar Kıbrıs’ın Kuzeybatısında Trodos Dağları’nın eteklerinde bulunan Yağmuralan köyü geliverdi. Yağmuralan köyü (Vroişa) bugün haritadan silinmiş bir köyüdür. Bu köyün insanları da belleklerinde kalan köylerine dönmek istemekteydiler. Aynen köyüne dönüp ev yapan Nikolas Skuridis gibi… Olaya milliyetçi bir yaklaşımla değil, insanı bir şekilde baktığım için bu soruyu yöneltiyorum. Ne oldu Yağmuralan köylülerinin talepleri? Çünkü “Adalet Mülkün Temelidir”.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar. 

YORUM EKLE

banner471

banner474