Çok ilginç bir seçim süreci yaşanacağı kesin.
Adaylığa soyunanların kimisi kameralarla, kimisi hukuk bürolarıyla “gard”larını almış durumda. 
Her propaganda sürecinde sert çıkışların, alenen suçlamaların yapılması olağandır da, belden aşağı ifadelerin hakarete varan söylemlerin olması kişileri çirkinleştirmesi yanında seçimin mahiyetinin seviyesini de aşağılara çeker.
Birçoğumuzun hoşuna gitmese de hukuk büroları oluşturularak kendini peşinen koruma altına almak gibi değerlendirilse de bu tür uygulamalara başvurulmasını olağan karşılamak lazım!
“Kardeşim eleştir ama sövme…“ 
Kendince doğru olanları araştır ve öyle ortaya çık! 
Her başlığın kanıtlanmasında zorluklar yaşanacağından, inancım o ki seçim sonrası mahkemelerimiz, hukuk adamlarımız fazla mesai yapacak.
Örneğin şu örtülü ödenek konusu! 
Hatırlayacaksınız, Sayın Akıncı geçtiğimiz seçim döneminde “Örtülü ödeneğin örtüsünü kaldıracağım” demişti ama örtü kaldırılmadı aksine kalınlaştırıldı.
Yapamayacağı şeyin sözünü verdi, kendisinin bileceği iş!
Cumhurbaşkanı böyle bir tavır içine girdi diye eleştir ama sövme, hakarete varan söylemlere girişme.
Bir buçuk iki ay kadar önce KKTC Meclisinde bütçe görüşmeleri gerçekleşti. Görüşülen bütçe başlıklarının başında Cumhurbaşkanlığı bütçesi gelmekteydi.
İster örtülü olsun, isterse örtüsüz, bütçede görüşülen başlıklar Meclisin onayını gerektirdiği herkesçe malum.
Adama sormazlar mı, neden Cumhurbaşkanlığı’nın örtülü ödeneğine onay verdiniz?
Kuzu, kuzu oy birliğiyle geçmesine ses etmediniz? O dönemde aklınız nerede idi?
2020’nin ilk yarısında, 26 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı biliniyordu!
Örtülü ödeneklerin, denetimlere kapalı, kuşku yaratan harcamalara açık bir uygulama içermekte olduğu da herkesçe malum.
Bilirsiniz eskiler “Camide değiliz” derlerdi.
Sonra mesele sadece örtülü ödeneklerle de sınırlı değil!
Cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya çıkanlar arasında halen iş başında olan üç aday mevcut.
Seçim propaganda sürecinde etkili ve de yetkili makamların elinin altında var olan olanakların kullanılmayacağını kim söyleyebilir?
Devletin üst kademelerinde görev yapan kimselerin patronlarına seçim boyunca hizmette kusur işleyeceklerini düşünebilir misiniz? 
Destek çalışmalarına katılmayacağını garanti edebilir misiniz? 
Ekmek yediği kapıya ihanet denmez mi buna?
Geçmişte yaşanan seçimlerde bunlar yaşandı ama kimselerin aklına hukuk yolunun bir tehdit unsuru olarak, doğru ya da yanlış yapılan icraatlara eleştirileri hafifletme, eleştiri boyutlarını azaltma hamlesi getirme diye düşünülmedi.
Seçim literatürümüzde bir ilk gerçekleşmiş oldu!
Asıl olan, doğru olan o ki, eleştir ama hakarete, belden aşağı hamlelere girme, eleştireceksen adam gibi yaz ve söyle!
Önümüzdeki dönemde havalarda neler uçuşacak hep beraber göreceğiz!