banner564

Afrodit’in çocukları

Sanki kış aylarında değilmişiz gibi, bahardan kalma tatlı günler yaşıyoruz. Mevsim normallerinin üzerindeki hava sıcaklığı ve kendini gösteren güneş sebebi ile güzel bir hafta sonu geçireceğimi düşünürken, sabah “İskele Kaplıca bölgesinde kıyıya vuran bir erkek cesedi daha bulundu” haberi tüm keyfimi kaçırdı.
Bir hafta içerisinde önce Girne’de sonra Karpaz’da Ayfilon bölgesinde ve en son İskele Kaplıca bölgesinde kıyıya vurmuş halde bulunan üç erkek cesedi. Mavi sularının beyaz köpükleri içinden bize Afrodit’i sunan Akdeniz, bugünlerde bize cesetler sunmaktadır. Korkmalı mıyız bilemiyorum fakat Yunan Mitolojisine göre Afrodit’in, savaş tanrısı Ares ile yasak ilişkisinden, Korku (Phobos), Dehşet (Deimos) ve Uyum (Harmonia) doğmuştur.
Kıyıya vuran cesetlerin yeni bir yaşam umuduyla Avrupa ülkelerine iltica etmek için yol çıkan mültecilere ait olduğunu düşünmekteyim. Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) raporuna göre 2017 yılında yaklaşık 3 bin kişi sadece Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken yaşamını yitirdi. Yine aynı rapora göre Ocak 2000’den 30 Haziran 2017 tarihine kadar geçen sürede Akdeniz’den Avrupa’ya ulaşmaya çalışan yaklaşık 33 bin 800 sığınmacı yaşamını yitirdi.
Yeni bir hayat umudu ile Avrupa yolculuğuna çıkan mülteciler, Avrupa’nın kendilerine kapılarını kapamalar nedeniyle insan kaçakçılarının ellerine düşmektedirler. Yaşanan onca acı olaya rağmen umuda yolculuğundan vazgeçmeyerek, insan tacirlerine yüksek miktarlarda paralar ödeyerek, kendilerinin ve ailelerinin hayatlarını tehlikeye atarak bir daha yaşanabilir bir hayatı umut ederek hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Düşünün bulundukları yerde kendilerine bir yaşam hakkı tanınmıyor! Savaş, siyasi baskılar, işsizlik, yoksulluk kısacası bir gelecekleri yok…
Doğanın kendi yaşamsal devinimi de bu yaşananlardan pek farklı değildir. Örneğin karıncalar için evin herhangi bir köşesine bir tane küp şeker koyarsanız karıncalar o küp şekerin başına toplanacaklardır. Küp şekerini yerinden kaldırıp farklı bir odaya koyarsak karıncalar bu sefer de küp şekerin bulunduğu odaya yöneleceklerdir.
Küreselleşmenin, yaşandığı günümüzde, bir tarafta milli gelirlerin kişi başı elli bin – yüz bin dolarlara ulaştığı bir coğrafya, diğer bir yandan milli gelirin kişi başı 500 – 1000 dolar gibi düşük olduğu bir coğrafya. İnsan doğası da aynen karıncalar gibidir. Bir coğrafyanın yaşamsal zenginliklerini kaldırıp farklı bir coğrafyaya götürüldüğünde, oradaki insani yaşam koşulları da yok edilmiş oluyor. İnsanlar da karınca misali, insani yaşam koşullarının daha iyi olduğu coğrafyaya yöneliyorlar. Kendi coğrafyalarında yaşam hakları yok ve göç yollarında da ölüm riski var. Bu riske rağmen yolculuk sonunda daha iyi bir hayatın onları beklediğini düşünüyorlar. 
Mültecilerin umuda yolculuk güzergâhları Akdeniz’dir. Akdeniz coğrafyasına mitolojik açıdan bakacak olursak, Afrodit ve savaş tanrısı Ares’in çocukları Korku ve Dehşet Akdeniz’de cirit atarken, üçüncü çocukları Uyum da onlara uyumun sağlamış görünüyor…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
YORUM EKLE

banner608

banner473