Dünyada benzeri görülmemiş bir yönetim tarzımız vardır…

   Parasızlık yüzünden öğrencilere kitap, defter veremiyoruz ama; özel sektörü sendikalaştırmak için bir kurumu batırma pahasına para dağıtıyoruz…
   Üstelik kitaba para bulamayan ile sendikalaşma uğruna para dağıtan bakanların ikisi de aynı partiye mensup…
   Yani bunu yapanların biri sağ, biri sol olsaydı belki bu kadar dikkat çekmezdi…
   Ama aynı partinin 2 bakanı yapıyor bunu…
   Ve sonrasında birileri çıkıp bizlere ‘umutlanmamızı!’ söylüyor…
   Nasıl ve ne için umutlanacağız?..
   Başbakanın dediği gibi tünelin ucunda ışık yoktur…
   Ve KKTC siyasetinde köklü bir değişim olmadığı sürece o ışığı göremeyeceğiz…
  
Metehan Kapısı

   Bir başka komediye geçelim…
   Bizler akaryakıt fiyatlarının sürekli zamlanmasından şikayet ediyoruz…
   Ama bu fiyatlar güneydeki fiyatların oldukça altındadır…
   Ve Rumlar bu fırsattan yararlanmak için kuzeye akın ediyor…
   Özellikle hafta sonlarında Metehan’ın güney kısmında 2-3 kilometrelik araç kuyruğu oluşuyor…
   Diyalog TV ‘Son Dakika’ uyarısı yaparak yetkilileri uyardığı zaman; Lokmacı Kapısında görev yapan muhaceret memurlarından 2 veya 3 tanesi  Metehan’a gönderiliyor… 
   Metehan kısmen rahatladığı zaman, bu kez Lokmacı’da sıkıntı başlıyor…
   Şimdi bu duruma baktığımız zaman aşağıdakilerden hangi mazereti kabul etmeliyiz?..
   Adamlar ne yapsın?..
   Onlar da haklı?..
   Bir günde polis yetiştiremezsiniz?..
   Allah kerim amin?..
   Beklemeye tahammülü olmayan gelmesin…

Doğrusu nedir?

   Yukarıdaki 5 seçeneğin hiçbiri doğru değildir…
   Doğru olan polis eksikliği yıllar öncesinden bilindiği halde kadro açmayan ve sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin sorgulanması ve cezalandırılmasıdır…
   Doğru olan, Rumları bin pişman etmeden muhaceret sorununu acilen çözecek adımlar atmaktır…
   Emekli çıkmış, 60 yaşın altındaki muhaceret memurlarından hizmet satın alarak sorunu çözmektir…
   Parasızlıktan “ah-vah” çektiğimiz bir dönemde, para akıtmak için kuzeye gelenleri saatlerce bekletmek akıllı bir yönetim şekli değildir…
   Üstelik her fırsatta “barış için ileri” diyenlerin iktidarı döneminde bunların yaşanması daha da üzücüdür…
   Hayırlı haftalar…