Her insanın yaşamında doğrular gibi yanlışlar da vardır...
   Bugün size normal gelen bir hareket, bir başkası için delilikten başka bir şey değildir...
   Ama dünyamızda gelişmiş olanlar çoğu zaman deliliklerini gün yüzüne çıkarmaktan çekinmezler...
   Hatta bundan yarar sağlarlar...
   Mesela bizim kültürümüze göre bir devlet başkanının saksafon çalması deliliktir...
   Korumalar eşliğinde salona girmek ve asık suratla etrafa sahte gülücükler dağıtmak bizde ‘asil’ duruştur...
   Akıllı bir insan profilidir...
   Hatta o akıllı insanın, doğruları konuşanları cezalandırması devletin üstün gücü ve başarısıdır...
   Saksafon çalarak halktan oy alan bir Amerikan Cumhurbaşkanı ile bizdeki kültürü harmanlayamazsınız...
  O yüzden de onlarla aynı kulüpte bir araya gelemezsiniz...
   Hal böyle olunca mutlaka bir savunma ve suçlama yapacaksınız...
   “Orası bir Hristiyan kulübüdür” diyeceksiniz...
   Bu helvayı yiyen ve beğenenler olacak...
   Beğenmeyenler açlığa talim edecek...

Hikaye çok mühim

   Neyse şimdi yaşanmış bir aile hikayesinden bahsedelim...
   Önemli bir kurumda üst düzeylere gelmiş bir insan, evliliğinin ilk 30 yılında neler yapmış neler...
   Önce kooperatiften daire, sonra iyi kazançla bir yazlık...
   Çocuklar büyüyünce anne başlıyor cesaretlendirmeye...
   “Bu çocukların geleceği ne olacak?” diyerek, onlara da daire isteme hakkı yok mudur?..
   Elbette vardır...
   Hayatının yarıdan fazlasını çalışarak geçiren, akşam oldu mu evinden, eşinden ayrılmayan adam ne yapacak?..
   Elbette çocuklara da birer daire alacak...
   Kadın bir süre sonra “senin de çocuklarının da evi var, ama benim başımı sokacak bir yerim yok” diyecek...
   Adam “deli misin işte daire de yazlık da bizim” dese de ikna edemeyecek...
   Öyleyse çalış, biriktir ve bir daire daha al...
   Kadın daireyi alınca mutlu olup “tamam” deseydi bari...
   Bir süre sonra sıra arabaya gelir...
   “Sizin ararsanız var benim yok” diyerek eşine sitem edecek...
   Haklı mı?..
   Haklı...
   Adam arabayı da alacak ve helal edecek...

İşte o gün

   Ve bir süre sonra farklı bir güne uyanacaklar...
   Kadın, adamın işe gitmesinden rahatsızlık duyduğunu söyleyecek...
   Adam, bu kadar yükün altından kalkmak için çalışmak zorunda olduğunu söyleyecek...
   Ve tartışma uzayıp gidecek...
   Otuz yılın ardından ipler gerilme noktasına gelecek...
   Adam “sizin için çalışıyorum, ne yaptımsa hep sizin için yaptım” deyince cevabını da alacak elbette...
   Kadın “ne yaptın bana ki?” deyince kıyamet kopacak...
   Adam “ne mi yaptım?” diyerek kriz noktasına gelecek...
   Evet ne yaptın ki?..
   Bunca zaman yaptıklarını önemseyecek ve sana alkış tutacak bir ‘akıllı’ mı arıyordun...
   Herkesin bir şekilde ‘delirdiği’ bu dünyada sen akıllı insan mı arıyordun?..
   Daha fazla delirme...
   İster aile, ister iş hayatında...
   Sana söylenecek son söz üç aşağı beş yukarı aynıdır...
   Dünyaları versen bile bir eksik, tüm artıları götürecek ve sana “ne yaptın bana ki” diyecekler...
   Ama siz yine de yapabileceğiniz her türlü iyiliği, sadakatı yapınız...
   Bunu takdir edecek bir “akıllı” bulmasanız da...
   Kendi aklınızı kullanın...