banner564

Alışmak mı, düzeltmek mi zor?

İkilem, zihnen ikilik oluşmasıdır. Zihnimiz ile kalbimizin birlik içinde olmadığı durumlardır. Türk Dil Kurumu, Türkçe sözlükte;

“1. İki önermesi bulunan ve her iki önermenin vargısı olan tasım, kıyasımukassem, dilemma. 
2. İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini, çoğunlukla iki seçenekten birini izlemeye zorlayan tartışma, sorun veya usa vurma durumu.” olarak tanımlamıştır.

Mantığın başka, duyguların başka şeyler söylediği durumlarda sıkça başımıza gelir. Kalp ile zihin her durum için bir olmayabilir. Böyle durumları ifade etmek için sıkça; “ne seninle, ne de sensiz”, “yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal” gibi ifadeler kullanırız...

Coğrafyamızın ikilimi makro iklim sınıflandırılmasına göre ‘ yarı kurak ’ olarak adlandırılan iklim kuşağı arasında yer almaktadır. Aynı zamanda Akdeniz’in doğusunda yer almasından dolayı yaz mevsiminin sıcak ve kurak; kış mevsiminin ılık ve az yağışlı geçmektedir. Kısacası yağışa hep hasret olmuşuzdur.

Uzun süren bir kuraklık döneminden sonra bu kış döneminde yağan yağış nedeniyle ikilem yaşıyoruz. Yokluğunda yağmuru ararken, varlığında ise getirdiği olumsuzluklardan şikâyet ediyoruz. Yağışların yokluğu büyük bir sorun iken, varlığı bizleri mutlu etmesi gerekiyorken bizler yine şikâyet eder duruma geldik. Yılların getirdiği umursamazlık, gelişi güzel yapılanma, kısa vadeli çözüm üretmek, taşkınlara, elektrik kesintilerine, yollarda kaymalara neden olmuştur. Başkent Lefkoşa içinde dahi yer yer göllenmeler oluştuğunu gözlemledik.

İkilemi kendi içimizde bireysel olarak yaşarken, coğrafyamızda toplumsal ikilemle de sıkça karşılaşıyoruz. Nedeni ise, bir bireyin yapmış olduğu tercihle kısa dönemde büyük kazanç sağladığı ancak aynı tercihle sonuçta toplumun zararına yol açan durumların yaratılmasına sıkça rastlıyor olmamızdır. Bu özelliğiyle toplumsal ikilemler, bireysel ve toplumsal çıkarların çatıştığı durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bireysel eylemler, toplumun tarafından görülmeyebilir ve değerlendirilemeyebilir. Bu da kişinin, diğerleri fark etmeden fırsatçı davranabilmesine olanak sağlar. Bu gibi durumlarda bedeli toplumun kendisi ödemektedir. Örneğin 1974’ten günümüze 44 yıllık zaman diliminde toplanan onca vergi ve Türkiye’nin katkılarına rağmen, ülkenin iyileştirilemeyen alt yapısı bu duruma gerçekçi bir örnektir. Şöyle bir düşünecek olursak iletişim, ulaşım, su, elektrik gibi yaşamsal önemi olan ülkenin alt yapısının tümünün, sorundan öte kangren denecek derecede problemli olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. Burada bireysel anlamda gelmiş geçmiş ve hali hazırda hükümet edenlerin tümü topluma karşı sorumludur.

İkilem içinde olmak; bireyleri veya toplumu stresli, mutsuz, kararsız ve hasta etmektedir. Çözüm ise bireysel çıkara karşı ortak çıkarın oluşturulması ve sorunların çözümünde toplumsal fayda sağlanması olacaktır.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle iyi pazarlar. 

YORUM EKLE

banner471

banner473