banner564

Almanya, İsrail ve Biz

Almanya’da yapılan seçimlerden sonra hala yeni hükümet kurulmadı. Görevi devir edecek olan Sayın Merkel’in hükümeti de o zaman, seçimlerden 6 ay sonra kurulmuştu. İsrail’de ise arka arkaya yapılan seçimlerden sonra kurulan Koalisyon Hükümeti 8 partilidir. Üstelik bu hükümet 2 Arap partisi desteği ile kuruldu. 8 Partili Koalisyon Hükümeti son olarak İsrail’de Meclisten Bütçeyi geçirdi.
Bu yaşananlara karşın Almanya ve İsrail’le ilgili “siyasi istikrar yok” sözünü duymadık. Bu konuyu açmak için yaşanmış bir olaya daha değinmek gerekir. Yeni Hükümet kurulana kadar Başbakanlık görevini sürdüren Hristiyan Demokrat Partili Sayın Merkel; seçimlerden birinci parti olarak çıkan Sosyal Demokrat Parti’nin Başbakan adayı olan Sayın Olaf Scolz’la Ekim 2021’de gerçekleşen G20 Zirvesine birlikte katıldılar. Yani Sağın ve Solun iki büyük ve bir biri ile de rakip olan iki partisi içe ve dışa farklılıklarına rağmen ortak paydalarda devamlılık mesajı verdi. 
Peki bizdeki duruma bakalım. Bırakın başka partiyi bir yere, UBP’nin Başkan değişimi nedeni ile oluşan Başbakan değişiminden sonra aynı partinin Başbakanları “sureten” dahi olsa bir görev devir teslimi dahi yapamadılar. Başbakan Sayın Sucuoğlu eski Başbakan Sayın Saner’in hükümetini, deyim yerinde ise “Sanersiz” yeniden göreve atarken, sanki devamlılık yokmuş gibi davranmayı ise meziyet biliyor.
Peki neden Almanya ve İsrail’de bu yaşananlara rağmen siyasi istikrarsızlıktan söz edilmiyor da bizde bu temcit pilavı gibi tekrarlanıyor. Aradaki farkın nedeni kamu yönetimindeki farktandır. Çünkü bizde halen Kamu Düzeninde devam eden Üçlü Kararname ile tüm Devlet Daireleri Müdürlükleri her hükümet değişimi ile birlikte değişiyor. Müdürleri bıraktım, ama aynı zamanda devlet daireleri ve kurumlar da her hükümet değişimi ile birlikte Bakanlık isimlerinin değişimi de dahil olmak üzere bir bakanlıktan diğer bakanlığa bağlanarak sorumluluk değişimine uğruyor. Böylece her 3-4 senede bir devletin birikimi, hafızası siliniyor. Almanya, İsrail gibi ülkelerde ise Kamu Yönetimi, hukuk temelinde siyasi boşluğa rağmen Anayasal temelde tıkır tıkır işliyor. Ama bizde böyle değil. Bırakın iş yapmayı kamunun hem hafızası dahi siliniyor. Böylece bilgi birikimi elden ele gelişerek ilerleyemiyor. Bu nedenle bizde siyasi istikrarsızlık ifadesi yanlış kullanılıyor. İstikrarsızlığın esas zemini Kamu Yönetiminde, liyakat ve bilgi temelini yok eden Üçlü Kararname sistemidir. Bakın hala buna değinmeyen siyasi partileri sorgulamak gerekir. Hele 23 Ocak’ta seçim olacağı için bu çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu UBP Kurultayında gördüğümüz gibi oy için mavi boncuk haline dahi gelmiştir.
Siyasette yeni yüzler gerekir söyleminin seri üretimi yeniden başladı. Ama ekonomik, demokratik, hukuki bozulmanın ve kamu yönetimindeki dökülmenin bu en eski sorununa dönük fikir ve düşüncelerin “karaborsada” dahi yer bulmadığı bir düşünce ve siyaset dünyası var. 
Ciddi ve hukuk temelinde işleyen liyakat ile bilgiye dayalı bir Kamu Yönetimine ihtiyaç nettir. Bunu zorlamak toplumsal sorumluluktur. İşte Almanya ve İsrail örnekleri. Üçlü Kararnameler Devlet Dairelerinden kalkmalı ve devlet daireleri ile Bakanlıklar her hükümet değişimi ile bir yerden öteki yere taşınmamalıdır. İstikrar sözü ile kendi kendimizi yönetmek istiyoruz sözünü çok kullanan ve bir birinden farklı olduğunu ifade edenlerin, bu konuda söz söyleme ve fikir sunma zorunluluğu var.  

YORUM EKLE

banner471

banner473