banner564

 Aman dikkat memleket gitmesin!

   Kuzey Kıbrıs öyle bir yer oldu ki ne yapsanız yaranamazsınız…

   Bunun temelinde ganimet ekonomisi ve dünyada benzeri görülmemiş düzeyde partizanca yönetilme alışkanlığı vardır…
   Ayrıca kültürsüzlük sorunu vardır…
   Üniversitelerin sayısı arttıkça, Kıbrıslı Türklerin kültüründe çok ciddi gerilemeler yaşandı…
   Sırf ‘daha rahat’ ve ‘daha kısa süreli’ askerlik için herhangi bir üniversitenin, herhangi bir bölümüne girmek ve mezun olmak erkekler için öncelik oldu…
   Aileler, işin başında ‘yanlış yaptıklarını’ bildikleri halde, ilerleyen yıllarda bu yanlışları kendi zihinlerinde doğruya çeviriyor ve mezun olan çocuklarına mutlaka devlet kurumlarında iş istiyor…
   Devlet kurumu olmazsa, çok ciddi bir şekilde saldırılar başlıyor…
   Siyasi partiler de bu gerçekleri dikkate alarak devleti batırma pahasına ilk fırsatta kendi yandaşlarını istihdam yönüne gidiyorlar…
   Hâlbuki bugün senin yandaşın görünen, bir sonraki seçimde diğer partinin saflarında yer alıyordur…
   Çünkü bu kez gündemde terfi ve makam talebi vardır…
   Makamlar öylesine bir işgal edildi ki; devletin hizmetleri zaman içinde dibe vurdu…
   Neyse bunları çok daha kapsamlı bir şekilde tartışmak için zamanımız vardır…
   Biz bugüne bakalım…
   Bugün için KKTC devleti, Başbakan Yardımcısı’nın da itiraf ettiği gibi batmış durumdadır…
   Elle tutulur, güven veren hiçbir kurumu yoktur…
   Telefon dairesi borç batağında…
   Elektrik Kurumu hem borçlu, hem de milletin anasını ağlatıyor…
   Geriye ne kaldı?..
   Kooperatif Merkez Bankası…
   Sözde köylünün malı olan bu bankanın ne durumda olduğunu bilmeyen siyasetçi yoktur…
   Bir süre önce en üst düzeydeki yönetim koltuğundan ayrılan bir arkadaşımızı dinledikten sonra uyku uyuyamaz hale geliyorsak, vaziyetin ne olduğunu anlamak zor değildir…
   Daha başka?..
   Para toplayan Araç Kayıt Dairesi bina değişikliğine gitmiş olsa da personel eksikliği ve diğer başka nedenlerle verimsizliği devam ediyor…
   Devlete çok yüksek miktarlarda gelir getiren Tapu Dairesi de öyle…

Ne yapmalıyız?

   Gelinen noktada gözümüz, kulağımız Ankara’ya odaklandı…
   Acaba dövizdeki yükseliş devam edecek mi?..
   Cumhurbaşkanı veya yardımcısı bizimkileri ne zaman kabul edecek?..
   Cari açığımız nasıl kapatılacak?..
   Dört ay sonra 13’üncü maaşlar gündeme gelecek…
   Maliye Bakanı şimdiden dokuz doğuruyordur…
   Zamanında bu konuda ‘erteleme’ kararı alınsaydı, bugünkü durum çok daha farklı olurdu…
   Ama bunu da geçelim…
   Şimdi yapacaklarımız ve yapmamız gerekenler çok önemlidir…
   Türkiye’den tek kuruş gelmese dahi ayakta durabileceğimiz bir ekonomik düzen yaratma şansımız vardır…
   Bunun için de ilk adım ülkeye para akışını sağlamaktır…
   Yani yatırımcı getirmek…
   Yatırımcı istiyorsanız, her türlü kolaylığı sağlayacaksınız…
   “Ülkemizi ele geçirdiler… Vay orası da gitti, burası da gidiyor” havasından kurtulacaksınız…
   İşte bu noktada hükümet, ilk adım olarak yabancılara bir konut yerine iki konut hakkı verilmesi yönünde adım attı…
   Bu kararı alkışlamak ve daha ileri adımların atılmasını önermek yerine, bazı kesimlerin koro halinde saldırıya başlaması ilginçtir…
   “Ülkemiz yabancıların eline geçecek” diye sağa sola saldırıyorlar…
   Ama diğer yandan övgüyle söz ettikleri Güney Kıbrıs’ta bizdeki gibi yasakçı zihniyetin olmadığını göremiyorlar…
   İngiltere’de yaşayan aile yakınlarının istediği kadar konut alabildiğini de bilmiyor, öğrenmek istemiyorlar…
   Ama bizim ülkemiz küçükmüş de, gençler ileride evsiz kalacakmış da…
   Bir sürü geçersiz ve değersiz eleştiri…
   Hükümet bunlara aldırmadan ilerlemelidir…
   Bir yabancı; adamızdan 2 veya 3 tane konut aldığı zaman o ülke toprağının tehlikeye gireceğine ilişkin düşünceler temelsizdir…
   Çünkü toprak da ev de bu ülkenin malıdır…
  Hiç kimse satın aldığı konutu yerinden söküp başka bir ülkeye taşıyamaz…

Ucuzluk seferberliği

   Diyalog’un bugünkü manşetinde okuduğunuz gibi hükümet, büyük bir olasılıkla yarın önemli kararlar açıklayacak…
   Bu kararlar, özellikle Türkiye’den ithal edilen ürünlerde gereksiz stopaj, KDV ve diğer vergileri ortadan kaldırmayı öngörüyorsa hep birlikte alkışlayacağız…
   Kuşkusuz; vergiler kaldırıldığı zaman ithalatçılar buradan sağlanacak indirimi faturalarına yansıtmalıdır…
   Bunu yapmamaları halinde, vergilerden sağlanacak geliri de kendi ceplerine atmış olacaklar ve alınan kararlar hiçbir işe yaramayacak…
  İşte bu noktada özellikle Ekonomi ve Maliye Bakanlıkları etkin denetimler başlatmalı, halkı kazıklayanlara ağır yaptırımlar uygulamalıdır…
  Yaşanmakta olan krizin etkilerini azaltabilmek için toplumsal seferberlik ilan etmeli ve buna uymalıyız…
   Hayırlı haftalar… 

YORUM EKLE

banner608

banner473