banner564

Amerika’da bankalar krizi başladı 2008 küresel krizden sonraki en büyük iflas!

Amerika Birleşik Devletlerinde mart ayı ortasında ardı ardına 3 banka iflası açıklandı. Bankaların isimleri Silvergate Capital Bank, Signature Bank ve Silicon Valley Bank. İlk iflas Silvergate’den geldi. Söz konusu iflaslar 2008 (Subprime) Küresel krizinden sonra yaşanan en büyük iflas niteliğinde olduğu değerlendiriliyor. Bu türden en büyük iflas 2008'deki küresel kriz sırasında Washington Mutual Bank ve yatırım bankası Lehman Brothers tarafında yaşanmıştı. Kaliforniya merkezli Silikon Vadisi Bankası ABD’nin en büyük 16. Bankası konumunda yer alıyor. Banka 211,8 Milyar dolar değerinde aktif büyüklüğe sahip. Toplamda batan 3 bankanın aktif büyüklüğü 338 Milyar dolar. Diğer bir deyişle ABD ekonomisinin % 1,5’i iken, Türkiye ekonomisinin ise % 37,35’ine tekabül ediyor.
Kriz nasıl başladı?
   Bloomberg verilerine göre Silikon Vadisi Bankası 21 milyar dolarlık tahvil pozisyonunu yaklaşık 1,8 milyar dolar zararla kapatması ve 2 milyar doların üzerinde sermaye artırımına gideceğini duyurması sonrası geçen hafta, hisse fiyatı yüzde 60'ın üzerinde değer kaybetti. Bazı girişim sermayesi yatırımcılarının şirketlere paralarını bankadan çekmelerini tavsiye etmesi sonrası bankanın kayıplarının sürmesiyle işlemleri askıya alınmıştı. ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC), 10 Mart'ta piyasalarda düşüşe neden olan bankaya kayyum atandığını bildirdi. Dolayısıyla mevduat çekilişi başlayan bankada yaptığı yanlış yatırımların neticesinde geri ödeme gücü kalmadığından dolayı Likidite krizi baş gösterdi. Zaten nihayetinde bankaları likidite krizi batırır.
Kriz nasıl seyrediyor? Domino etkisi yaratır mı?
   ABD Hazine Bakanı Janet Yellen 2008 küresel krizde olduğu gibi batan bankaları bu sefer kurtarmayacaklarını açıkladı. Bankalar yasa düzenleyicilerle toplantılar yaptıklarını ancak bankaları kurtarma paketi hazırlanmayacağını, sadece mevduat sahiplerinin haklarını korumak ve krizin yayılmasını önlemek için çalışma yürüteceklerini ifade etti. Yaşanan iflas sonrası Zürih merkezli banka Credit Suisse risk primi rekor seviyeye yükseldi. Bu bağlamda risk primi 44 baz puan artışla yüksek seviye olan 446 puana kadar çıktı. Bazı endekslerde 125 bankanın risk primleri de takip edilmeye devam ediyor. Dolayısıyla benzer yatırım stratejilerini izlemiş ve risk yönetimini etkin kullanmamış diğer bankaların da iflas dalgasına yakalanması zaman meselesidir. 
Bankalar neden battı?
   Silvergate Capital Bank’ın batmasının en büyük nedenlerinden biri bankalara giren para kaynaklarının büyük bölümünü tahvil piyasasındaki yüksek riskli tahvil, bono, hisselere yatırmış olmaları ve mevduatlar karşısında yeterli nakit benzeri likit varlık bulundurmamaları oldu. Politika faizlerinin hızla artmasından sonra menkul kıymetlerin sergilediği kötü mali performansa müteakip zararlar hızla büyüdü. Daha fazla kar hırsıyla 2021 yılında 5,4 Milyar nakit değerliliği olan banka, 2022 yılında menkul kıymet alımını hızlandırmış ve nakit değerliliğini 1,4 Milyar dolar seviyesine düşürmüştür. Banka toplam aktiflerinin % 73,85’ini menkul kıymetlere yatırmış ve neredeyse kredi plasmanı vermemiştir. Böylece bilançosunda çok yüksek seviyede piyasa riskine yoğunlaşmıştır. Önceki yazılarımda da risk limiti olarak bu tip yatırımların toplam portföyün % 20 – 25 bandını geçmemesi konusunda uyarılarım olmuştu. 
  Signature Bankası ise 110 Milyar dolarlık aktif büyüklüğünün % 67,32’sini kredi vermiş. Aktiflerin Menkul kıymet ağırlığı % 23,90 olduğundan dolayı piyasa riski düşük seviyede kalmış ancak bankanın nakit değerleri toplam iş hacminin sadece % 5,40 oranında tutulmuş ve müşterilerin nakit çekme talebi üzerine ise likit varlıklarının düşük olması bankayı kapanma noktasına taşımıştır. Keza yapısal likidite oranında toplam aktiflerin % 20 - % 40 bandında tutulması önem arz etmektedir. 
Silikon Vadisi bankasının batışı ise yapısal olarak benzer niteliktedir. Zira banka topladığı mevduat karşılığında aktif portföyünü çeşitlendirmedi ve büyük ağırlık olarak menkul kıymet alma yönüne gitti. Azınlığı ABD hazine tahvili olmakla birlikte sabit getirili yabancı devlet tahvili ve özel şirket tahvillerine yoğun yatırım yaptı ve menkul kıymetlerin ortalama getirisi % 1,56 seviyesinde sabit kaldı. ABD Merkez Bankası (FED) faizleri % 4,50 - % 4,75 oranına çıkarmasından ötürü faiz getirisinden zarar etmeye başladı ve düşük faizli menkul kıymetler hızla değer kaybetmeye başladı. Bu sürecin sonucunda mevduat sahiplerinin paralarını geri istemesi sonrasında yukarıda belirttiğimiz gibi zararına menkul kıymetleri satma haberleri yayılınca da sert şekilde hisse değerlerindeki düşüş iflası kaçınılmaz hale getirdi. 
   Sonuç olarak 3 bankanın da krizi ilk etapta maruz kaldıkları yüksek piyasa riskinden dolayı ettiği zararlara başladı. Akabinde düşük nakit rezervi sayesinde mevduat çekiliş talepleri üzerine yaşanan likidite krizi ile sonlandı… Bu kriz vesilesi ile etkin risk yönetiminin önemi bir kez daha gün yüzüne çıkmış oldu. Aşağıdaki tablolardan görüleceği üzere kasadaki ve diğer bankalarda tutulan nakit varlıklar toplam aktiflerinin % 10’nun altında kaldı. Buna karşın yüksek piyasa riski içeren menkul kıymetlerin aktiflere oranı ise % 57, % 74 seviyelerinde tavan yaptı. Böylelikle Aktif kalitesi düşürülürken, aktif çeşitliliği sağlanmadığından dolayı yumurtaların çoğunluğu bir sepete konuldu ve risk yönetimi uygulanmadığından dolayı sepet zarar görünce tüm yumurtalar kırılarak iflas bayrağı çekildi. Likidite krizini tetikleyen en büyük etkenlerden birincisi likit varlıkların azlığı, ikincisi ise piyasaya kredi verilmeden yatırımların çoğunluğunun tahvil, hisse gibi piyasa riski yüksek varlıklara yoğunlaşma riski taşıyarak yatırım yapılması oldu. Keza bankalar uluslararası standartlarda menkul kıymet portföylerine toplam aktiflerinin % 20 - % 25 arası bandında risk limitleri koymaları son derece faydalıdır…

 Not: Tablolar yazar tarafından hazırlanmış ve veriler bankaların yıllık finansal raporlarından alınmıştır.

YORUM EKLE

banner608

banner474