Diyalog Gazetesi
2025-06-16 09:35:56

İsrail, İran nükleer güç olma iddiasını terk etmeden vazgeçmeyecek! 

Hasan ERÇAKICA

16 Haziran 2025, 09:35

İsrail, İran’a saldırdı. Bundan önce 7 Ekim 2023’te, Hamas militanlarının Gazze’den çıkarak İsrail’e saldırması ile başlayan bir süreç yaşıyorduk. İran’ın “vekalet güçleri” olarak nitelenen Hamas, Lübnan’da Hizbullah ve Yemen’de Husiler ile sürdürülen savaşlara tanık olduk. Arada Suriye’deki Esat rejimi devrildi; yerine İslami bir rejim olarak Şara iktidarı yerleştirilmeye çalışılıyor.
Adını koyabilir miyiz, bilmiyorum. Kıbrıs’a çok yakın mesafede çok ciddi çatışmalar oluyor ve bir türlü sonu gelmiyor.
Neden ama? Bütün bu savaşların nedeni nedir?
Kimimiz İsrail saldırganlığı diyor… 
İsrail yönetimi saldırgan olsa bile akılsız değildir. Bu savaşı sürdürüp sürdüremeyeceğini; sürdürse ne olacağını ve kısa vadede kazansa bile gelecekte neler olabileceğini hesaplamamış olamaz! İsrail, ne denli güçlü bir orduya sahip olursa olsun İran’dan Akdeniz’e; Suriye’den Hint Okyanusu’na kadar bir coğrafyayı kontrol edemez. Bugünkü hükümet, askeri stratejiler konusunda kendi içinde de sorunlar yaşıyor zaten. Savaş sürerken Savunma Bakanı, ordu komutanları değişiyor… Hükümete karşı gösteriler yapılıyor.
İsrail, büyük bedeller ödeyerek ve riskler alarak bu savaşı sürdürüyor. Belli hedefleri olmalı ki soluk almadan İran’a saldırmayı seçtiler.
Neden? İsrail hükümeti, bu savaşı sürdürmek kararlılığını nereden alıyor?
Kendi anılarımda, 1996 yılında başbakan oluş sürecinde “aşırı sağcı” bir lider olarak yeri olan ve daha o günlerde İsrail’e başbakan olması halinde bölgemizde bir felaket yaşanacağı izlenimini edindiğim Netanyahu, bu savaşı sürdürerek iktidarda kalışını uzatmaya çalışıyor olabilir… İsrail’i bilenlerse, bir başbakan istedi diye savaşı uzatamayacağını da bilirler. İsrail’de hükümetler kolay değişir. Bu hükümet de kıl üstünde yürüyor ama bir türlü yıkılmıyor.
Ortada ciddi bir neden var: İsrail ile savaşan güçler, İsrail’in varlığının ortadan kalkması gerektiğini savunuyor ve bunun için savaşıyorlar. Bugün kendilerini korumaktan aciz olsalar bile şehitlerinin cennete gidecekleri inancı ile savaşı sürdürmekte kararlı görünüyorlar. Karşı tarafın bu inancı ve bunun sıklıkla ifade edilmesi, Netanyahu’nun saldırganlığının çekingenlikle de olsa desteklenmesi sonucunu doğruyor. Sadece İsrail halkı değil, batılı devletlerin birçoğu, “İsrail’in kendini savunma hakkından” söz ederek İsrail’in yanında durabiliyor. Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi komşuları da dahil olmak üzere pek çok Arap devleti Netanyahu’yu kınıyor ama saldırganlığını geriletmeye yarayacak hiçbir önlem almıyor. Kimi Müslüman liderler veya sosyal medya kullanıcıları ise “İslam ülkeleri birlik olsa” diye başlayan anlamsız cümleler kurarak fikir geliştirdikleri izlenimi vermeye çalışıyor veya kendi sorumluluklarını yerine getirdiklerini sanıyorlar!
Şimdi savaş İran’a kaydı… İsrail, İran’ın nükleer kapasitesi ile birlikte bölgedeki vekalet güçlerini yeniden toparlama kapasitesini de yok etmeye çalışıyor. Bu arada “molla rejimi” de devrilirse, uluslararası toplumda ve Arap devletleri arasında itibarını bile güçlendirmiş olacak.
Batı’nın güçlü devletleri, kendilerini “İsrail’in varlığını savunma” konusunda yükümlülük altında gördükleri için bütün pisliğine ve korkunçluğuna karşın bu savaşı destekliyorlar. Bu destek olmasa, İsrail’in bu savaşı sürdürmesi ne maddi ne de diplomatik olarak mümkün olurdu! 
2023’ten beri devam eden, cephesiz ve masum insanların hayatını alıp götüren bu kanlı savaşın nedenlerini dikkate almadan savaş karşıtlığı yapmak kimseye yarar sağlamıyor. Belki gönlünüzü ferahlatır diyeceğim ama benimki ferahlamıyor… Savaşın nedenini biliyorum… Bugün durulsa bile yarın yeniden başlayacağını öngörüyorum ve huzursuzluğum devam edip gidiyor! 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.