Kuzey Kıbrıs’ta iktidara gelenlerin hemen hepsi, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomiden söz eder…
Ama iktidar döneminde bunun gereklerini yerine getirmez…
Elbette herkesin arzusu, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilecek bir noktaya gelmesidir…
Bunun için de alınması gereken tedbirleri, başkalarının ‘baskı ile’ yaptırmasını beklemeyip, kendi irademizle yapmalıyız…
Ama bir yandan sendikal baskılar, diğer yandan siyasilerin oy kaygısı yüzünden birçok tedbiri alamadık…
Kazananların önemli bir kısmından vergi toplamasını beceremedik…
Son günlerde başarılı operasyonlar olsa da kaçakların peşine düşemedik…
Cevizcinin çuvalından oynamayı tercih ederek, gereksiz yerlere paralar harcadık…
Devlet kurumlarına ihtiyacın çok üzerinde personel istihdamı yaptık…
Diğer yandan hayati önem taşıyan polis teşkilatı ve hastanelerin eksiklerini gidermedik…
Hırsızlık, soygun, uyuşturucu, darp, cinayet, insan kaçakçılığı olaylarının patladığı bir ülkede polisin ve mahkemelerin eleman eksikliğini gidermediğimiz gibi, hastanelere uzman doktor ve hemşire alımlarını yapmadık…
Bu yüzden de sağlıkta halkımıza sıkıntılar yaşatmaya devam ediyoruz…
Adli olaylarla ilgili dosyaların tamamlanması için yıllarca bekletiliyoruz…
Özellikle kara sınır kapılarında muhaceret işlemlerini bir türlü düzene koyamıyoruz…
Rumların akıttığı paralar
Avrupa Birliği’nin belirlediği Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde süt ve süt ürünleri; et ve et ürünleri dışındaki üretimlerimizi güneye satabiliyoruz…
Ayrıca her gün yüzlerce Kıbrıslı Rum’un kuzeye geçerek aracına akaryakıt aldığını da biliyoruz…
Öyleyse; gelir getirici bir imkan var ortada…
Ve bizler bu imkanı dahi yeterince kullanamıyoruz…
Sonra da ambargolardan söz ediyoruz…
Aslında ambargoyu bizler kendi kendimize uyguluyoruz…
Sınır kapılarını artırmayıp, ticaretin gelişmesine engel oluyoruz…
Üretim çeşitlerini artıramadığımız gibi, mevcut olanları da azaltıyoruz…
Kamuya yönelik istihdam politikasını ortadan kaldırmadığımız sürece, üretimi ve ihracatı artırmamız mümkün değildir…
Tamamen tüketici olan bir toplumun her fırsatta ambargolardan söz etmesi inandırıcı değildir…
İstediğimiz ülkeden mal getirebildiğimiz gibi, üretebildiğimiz az miktarda ürünü de satabiliyoruz…
Avrupa uçuşlarında İstanbul üzerinden aktarmalı uçuş yapamıyorsak, güneydeki hava limanlarından uçabiliyoruz…
Öyleyse inandırıcı olmayan ambargo edebiyatını bir yana bırakıp, üretimi ve özel girişimciliği destekleyelim…
Hasan Nuri 2 Ay Önce
200 Bin Rum’un zenginlikleri üzerinde kurduğumuz KKTCde 42 yıldır Yönetimi ve Siyaseti becerebildik mi ki Ekonomiyi de becerebilelim ! Her geçen gün daha da Kötüye giden yağma düzeni KKTCde gerçekten Youlun sonu göründüğünü bizden başka bilmeyen mi kaldı yani ? Bir zamanlar İhraç Kapılarını Avrupa’ya açan Ülkemiz Altın yıllarını yaşamıştır , Üretimin Turizmin İhracatın ve Yatırımın tavan yaptığı Ülkemiz bugün KKTC olarak maalesef Tetikçilerin Sahtekarların Suçluların Hırsızların Uyuşturucu mafia’ların Kol gezdiği bir Ülke haline gelmiştir ! Pahalılıktan ve Çevre Kirliliğinden girilemeyen KKTCde gerçekten kim Mutlu olabilir ki ! Bugün Kıbrıslı Türkleri İstenmeyen Toplum durumuna düşüren Şahin Yöneticilerimiz Dünyaya meydan okumaya devam edebilir ‘ Peki Ya Yarın ??
Selçuk Kubilay uzkan 2 Ay Önce
Bulunur kurtaracak biri vatanı.ben ve birlikte olduklarımız.sayimiz az bizim kendimizin sayısı. Güçleniyoruz.kurtaracagiz...dünyayı
Magusalı 2 Ay Önce
Metehan da sınır kapısı. Ercan hava alanı da çıkış kapısı. Deniz kaplıları da ayni. Ayni işlemin ve kontrolün yapılması gerekmez mi.
Magusalı 2 Ay Önce
Ercan’a gidiyoruz valizlerimiz kontrolden geçiyor. Daha sonra Muhaceret memuru önüne gidiyoruz. Yüzümüz açık başımız dik. Bize bakmıyor, pasaportumuza bakmıyor. Mühürü vurup geçiyoruz.
Magusalı 2 Ay Önce
Rumlar geldi. Akyar sınır kağıdında durdu. Arabadan inmedi. Birisi kimlikleri götürdü. Sivil hızmet görevlisi kimseyi görmeden mühürü vurdu. Araba ile geçip gittiler. Artık da kontrol eden yok.
Magusalı 2 Ay Önce
Şimdi askeri mahkemede cebelleşme. Vay efendim arabada dört müydü beş miydi. Memur yanlışlıkla birine işlem yapmamış iddiası. Eksik işlem, kontrolsüzlük, iş savsaklama.
Magusalı 2 Ay Önce
Eğer bu kapılar sınır kapısı ise her giren her çıkan bizzat görülüp mühür vurulacak. Muhaceret sonrası araçlı iseler tek tek işlem yapılıp yapılmadığı kontrol edilip geçişler sağlanacak
Magusalı 2 Ay Önce
Vay efendim. Polis azdır, kontrol yapacak polis yoktur. Bu mazeret değildir, memurunuz yoksa ek mesai çalıştırıp parasını da eksik değil diğer çalışanlar gibi tam ödersiniz. Ya da eksikleri tamamlarsınız.
Magusalı 2 Ay Önce
Tören, karışlama olduğu zaman büyükler geçecek diye Gazimagusa sulu çemberde araçlı, motosikletli polisler hazır. Her kavşakta da ayrı polisler. O günlerde polis olduğuna göre ülkemizin güvenliği, refahı için de gerekli memurları sağlamak devletin görevidir.
Magusalı 2 Ay Önce
Başka birşey söyliyeyim. Sınır kapısı ki herkese açıktır, yani umumi bir yerdir nasıl olur da askeri bölge olur. Umumi yerin tasvirine göre sınır kaplıları alanında geçiş için güvenlik kuvvetleri komutanlığından izin talep etme zorunluluğu yoktur.
Magusalı 2 Ay Önce
Belki geçmişte buraları kapalı olduğu esnada askeri bölge ilan edilmişti. Bu tekrar ele alınıp sadece kapı bölgesi gümrük alanı ilan edilmesi en uygunudur. Çünkü icraat ile Yapılanlar birbirini tutmuyor. Burda eğer suç oluşmuşsa fasıl 105 Muhaceret yasalarına aykırı hareket olması gerekiyor.
Magusalı 2 Ay Önce
Ben eğer bir kaşıya gidiyorsam ve bir işlem yapıyorsam ve güneye veya kuzeye geçiyorsam askeri makamlardan izin almış mı sayılırım. Ben yasalarda böyle birşey görmedim. Bence burada bir yanlış vardır.