Cumhurbaşkanı Akıncı mülkiyet konusunda “Orijinal sahiplerin olduğu kadar 41 yıldır mülkiyeti kullananın da hakları var” dedi, ortalık kalkıp oturdu…
Bu kadar suni, bu kadar gereksiz bir tartışmaya ne gerek var anlayamıyorum?
Bir insanın bunca yıldır yaşadığı evde hakkı olması kimleri neden rahatsız ediyor ki? Bakın Dünya evine dönüş hakkını korumakla birlikle, 1940’larda doğu Avrupa’dan göç ettirilen Alman vatandaşlarının yaşadıkları ve yaklaşık 600 bin kişinin (ki Alman resmi kaynakların da bu rakam 2 milyondur) hayatlarını kaybetmelerinden beridir, insanların yaşadıkları yerden zorla göç ettirilmelerine tercih edilmeyen bir yöntemdir.
Bu tarz bir çözümü önermek ve hatta düşünmek te saçmalıktır.
Hem bunu Sn. Akıncı kendi kafasından uydurmuyor ki. Bu uluslararası mahkemelerce alınan bir karardır. Avrupa İnsan Hakları mahkemesi, “mülklerin asıl sahipleri kadar, uzun süredir bu mülkleri kullananları da hakkı var” demektedir.
Dünya’da uluslararası olarak tanınmadığı halde, iç işlerinde uyguladığı politikaları geçerli görülen örnekler olmasına rağmen, bizim mülkiyet konusundaki uygulamalarımız geçersizdir…
Çünkü Anayasamızın 159. Maddesi (1) (b)’ye göre Kıbrıs Türk Federe Devletini kurduğumuz gün, sınırlarımız içinde kalan ve terkedilmiş tüm malların sahibi olmuşuz…
Bu madde hem insan haklarına aykırıdır ve ırkçılık karşıtı yasalara uyumsuzdur ve bu yüzden geçersizdir…
Bu yasaya bağlı olarak ürettiğimiz tüm yasalar da tartışmalıdır…
Mallar adil dağıtılmamış, bazı insanlar çok bazılar az almış, bazı başka bireyler haksız ekonomik çıkar sağlamış, tüm bunlar kendi topal iç hukuk sorunlarımızdır…
Ama bu kurumsal kabahatler, kişilere mal edilmez, bedeli suçsuz insanlara veya onların çocuklarına ödetilemez…
Zaten Avrupa İnsan hakları mahkemesi de bunu böyle değerlendiriyor…
Hem iki bölgeli, iki toplumlu prensiplerini bozmayacak bir geri dönüş hakkının korunmasını, hem de bahsi geçen malları uzun süreden beridir kullananların hakların korunmasını sağlamaya çalışmaktadır…
Bu bağlamdadır ki, mülkiyet sorunun çözümüne, sadece malların yeniden eski sahiplerine verilmesi dışında, malların takası ve tazmin edilmesi de hem Avrupa Birliği İnsan Hakları mahkemesince hem de 2008’de liderler tarafından kararlaştırılmıştır…
Yani, bu çağda kimse, kimseye çek git buradan diyecek durumda değildir…
Bu, ne barışseverliğe, ne kardeşliğe, ne de insanlığa uymaz…
Aklınızı başınıza alın…