Uzun yıllar devam eden savaşlar yüzünden binlerce konutu yerle bir olan, milyonlarca insanı göç eden Suriye’nin yeniden toparlanması için yoğun çalışmalar yapılıyor…
En önemli sorunlardan biri karanlıkta yaşayan insanlara elektrik götürülmesiydi…
Geçtiğimiz hafta içinde Azerbaycan gazı, Türkiye üzerinden Suriye’ye ulaştırıldı…
Yaklaşık 5 milyon kişinin bu sayede karanlıktan kurtulacağı açıklandı…
Bir de bizim halimize bakın…
Çok şükür savaş yok, kıtlık yok…
Toplumun önemli bir kesimi çifte araba kullanıyor, lüks yaşam sürüyor…
Ama 500 bin nüfuslu bir yerin elektrik sorunu 51 yıldan beri çözülemiyor…
Peki neden?..
Elektrik Kurumunu devlet yönettiği için…
Her hükümet ve enerji bakanı değiştiğinde bu kurumun yönetim kadrosu da değişiyor…
Her seçim öncesinde bu kuruma personel alınıyor…
Malzeme alımlarında ciddi usulsüzlükler ve yolsuzluklar yaşanıyor…
Bir de güneye bakalım
Kıbrıs’ın güneyinde kısa adı ‘AIK’ olan elektrik kurumu, devletin kontrolündedir…
Ancak bu kurumu tamamen profesyonel insanlar yönetiyor…
Her yıl veya 2-3 yılda bir yönetim değişimi olmuyor…
İşin ehli insanların yönettiği bu kurum, ülkenin enerji ihtiyacını karşılarken zarar etmiyor…
Buna karşın, kısmi özelleştirme çalışmaları da engellenmiyor…
Güney Kıbrıs’ta güneş enerjisi üretimi tamamen özel şirketlere verilmiş durumda…
Günde 750 megawat üretim yapılabiliyor…
Kuzey Kıbrıs’ın günlük ihtiyacı ise 435 megawat…
Yani Güney Kıbrıs’taki özel şirketlerin sadece güneş enerjisinden ürettiği elektrik, Kuzey Kıbrıs’ın ihtiyacının çok üzerinde…
Güney Kıbrıs ayrıca, doğal gazla üretim konusunda önemli yatırım projelerini ilerletmeye çalışıyor…
Bir yandan da İsrail-Güney Kıbrıs-Girit arasında deniz altında kablo ile bağlantı projesi devam ediyor…
Günlük bin 750 megawat üretim, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’a sıfır kirlilikle ulaşmış olacak…
Böylesi korkunç bir proje ilerlerken, Güney Kıbrıs veya Yunanistan’a herhangi bir örgüt, kurum veya kuruluştan tepki hareketi gelmedi…
Tam tersi, enerji üretiminin artırılmaması halinde, turizmin ve diğer yatırımların geliştirilemeyeceği konusunda uzlaşı sağlandı…
Kuzeyde özelleştirme karşıtlığı
Bizde ise özelleştirmeye ‘öcü’ korkusuyla bakılıyor…
En ufak bir fikir ortaya atıldığı zaman, bunu bertaraf etmek için belirli çevreler harekete geçiriliyor ve siyasiler üzerinde baskı unsuru oluşturuluyor…
Milletvekillerinin bakanlık yarışında olduğu bir ülkede, halkın ve devletin çıkarları ikinci plana itilerek, kişisel ve partisel çıkarlar öne çıkarılıyor…
Kıb-Tek’in özelleştirilmesi istenmiyor…
Ancak Kıb-Tek’e ‘uzun vadeli’ işin uzmanı yöneticiler de atanmıyor…
Seçim pozisyonuna göre; Kıb-Tek’in zararına üretim yapmasına göz yumuluyor…
Zararın miktarı büyüdükçe, enerji üretimi için ihtiyaç duyulan cihazlar alınamıyor, yenileme ve kapasite artırımı gerçekleştirilemiyor…
Buraya kadar ortaya koyduğumuz görüşlerin doğruluğunu tüm kesimler bildiği halde yanlıştan dönülmüyorsa…
Kesintilere alışacak…
Karanlıkta kaldığımız zaman bağırmayacağız…