Hangi amaçla olursa olsun Kuzey Kıbrıs’a geçmiş ve belli taşınmaz mallar konusunda bilgi toplamaya çalışan bazı Kıbrıslı Rumlar tutuklandı. Hangi suçlar isnat edilerek tu-tuklandıkları kamuoyunda netlik kazanmadı. Birinin Akyar Sınır Kapısı’ndan kimlik kont-rolü yaptırmadan geçtiği iddiası ve bununla birlikte askeri bölge yasaklarını ihlal ettiği iddiası olmakla birlikte bu itham konusunda da ciddi sorunlar var.
Kıbrıslı Rumlardan sonra bazı Kıbrıslı Türkler de, “kişisel bilgileri ifşa etme” suçu ile it-ham edilerek tutuklandılar. Bunlardan biri hakkında herhangi bir dava dosyalanmadan serbest bırakıldı. Anlaşıldığına göre; Tapu Dairesi’nde usulüne uygun bir araştırma (se-arch) yapılmış ve bu şekilde elde edilen bilgiler bu araştırmanın bedelini ödeyen müşteri-ler ile paylaşılmış… Bu işlemler her gün yapılıyor. Bu kez farklı olan müşterilerin Kıbrıslı Rumlar olmasıydı herhalde… Daha başka Kıbrıslı Rumlar için de benzer işlemlerin ya-pıldığına kuşku duymuyorum. Bu tür işlemlerin “suç” olduğuna dair bir kanun hükmü olduğunu da sanmıyorum.
Bu tutuklamaların nasıl devam ettirileceğini bilmiyorum… Hukuk dünyasının labirentle-rinde yeterli bilgiye sahip olmadan daha kapsamlı yorum yapmak doğru olmayacaktır. Buna karşın, bütün bunların Kuzey’de terk edilmiş Rum mallarına yatırım yapan veya bu yatırımları pazarlayan kişileri tutuklayan Kıbrıs Rum tarafına bir “misilleme” olarak dü-şünüldüğü açıktır.
Bu konuda bazı hazırlıklar yapıldığı, hem KKTC hem de Türkiye yetkilileri tarafından ifade edilmekteydi zaten. Demek ki düşündüler taşındılar, belki biraz da danıştılar ve rehin alarak Rum tarafına misilleme yapmaya karar verdiler.
Uzun kulaktan alınan bilgiler, Türk tarafının daha önce Çakurmas olayında olduğu gibi bir “takas” arayışında olduğunu da gösteriyor. Resmi makamlarımızın doğrudan ortaya çıkarak bütün bu olanları, “mütekabiliyet” diye satmaya çalışacaklarını da öngörebiliyo-rum. Casus değişimi gibi bir şey! Siz elinizdekileri bırakın, biz de elimizdekileri!
Rum tarafının, bu olayı kendi iletişim kanalları içinde tepe tepe kullanacağını öngöre-bilmek için kâhin olmaya gerek yoktu. Türk tarafının buna karşılık verecek iletişim ola-naklarına sahip olmadığı da ortadadır. Kaldı ki; Rum tarafı, adına hareket ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasallığını kullanarak kendince hukuki hazırlıklar yapmış ve tutuklama hareketlerini ondan sonra gerçekleştirmiştir. Yapılan hukuki düzenlemelerin insan hak-larına veya uluslararası hukuka ne kadar uygun olduğu ise ayrı bir tartışma konusudur ve buna karşı mücadele yöntemi de bellidir. Davalar sonuçlanacak, uluslararası alana ta-şınacak ve nihai sonuç orada belli olacaktır.
KKTC’de yapılan tutuklamaların hangi kanuna veya yasal düzenlemeye dayandığı ise belli değildir. Kıbrıs Türk kamuoyuna bile ikna edici bir açıklama yapılamadığı gibi Baro-lar Birliği Başkanı başta olmak üzere pek çok saygın hukukçu, bu tutuklamaları sert bir şekilde eleştirmiştir.
Rehine alma kanunumuz yoktur!
Paylaş
Eray Fellahoğlu 2 Hafta Önce
Sevgili Hasan sen de değerli hukukçular da artık 1975 öncesi Rumlar bu kaşındır Türk bu gözdür Türk al bu tokatı diyemeyeceklerdir ne yaparlarsa kundurasını görecekler bunu sevgili Avrupa birliği ülkeleri de öğrenecek selamlar