UBP Lefkoşa Milletvekili Hasan Taçoy, katıldığı bir tv programında pek çok konuda dene-yimlerini ve görüşlerini aktardı… Taçoy, güncel iki konudaki eleştirilerini nazik ama karar-lı bir dille ifade etti.
Biri mülkiyet sorunuydu… Taçoy, mülkiyet sorununun ancak siyasi olarak çözümlenebi-leceğini belirtti ve Doğu Almanya olarak anılan Alman Demokratik Cumhuriyeti’ni (DAC) buna örnek olarak gösterdi. DAC, kişisel mülkiyet hakkını yok eden bir sistemdi; sonra-dan Federal Alman Cumhuriyeti’ne katıldı. Taçoy, Avrupa’daki muhataplarına bundan kaynaklanan mülkiyet sorunlarının nasıl çözüldüğünü sorduğunu ve “siyasi olarak” ya-nıtını aldığını açıkladı. Taçoy, mülkiyet sorununun “kapsamlı çözümün bir parçası” ol-duğunu ve masaya yatırarak çözümlenebileceğini anlatırken aslında diplomatik süreçleri etkin hale getirmekten ve “kapsamlı çözüm peşinde koşmaktan” söz etmiş oldu.
İkinci eleştirisi İngiltere’den direkt uçuşlar yapılacağına ilişkin açıklamalara yönelikti. Taçoy, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı deneyimine de dayanarak bunun bugün için imkânsız olduğunu söyledi. Ayrıntılar da verdi…
İki önemli konu ve iki önemli eleştiri… Düne kadar yeniden bakan olacağı ve Ersin Ta-tar’ın seçilmesi için seferber olacağı iddiaları ortada dolaşan UBP Lefkoşa Milletvekili Hasan Taçoy, iktidar tarafından izlenen politikaların etkili olacağına inandırılamamış!
Lefkoşa’nın mücadeleci ailelerinden Sanver ailesinin mücadeleci üyesi Gülşah Sanver Mannavoğlu, birkaç gün önce Tufan Erhürman’ın destekçileri arasına katıldı ve görüntü-lerden anladığım kadarıyla ön saflarda yerini aldı. Cumhurbaşkanı Tatar, bir süre önce Manavoğlu’nu davet etmiş ve mülkiyet sorunu konusundaki önerilerini almaya çalışmış-tı. Belki başka şeyler de konuştular; bilemeyiz.
Cumhurbaşkanı, yurttaşlarımızı Cumhurbaşkanlığı’nda kabul etmeyi, dinlemeyi ve gö-rüşlerini paylaşmayı seviyor. Gezmeyi ve onları ziyaret etmekten de hoşlanıyor. Bir söyle-şide bizzat belirtmiş olduğu gibi “sempatik bir tarafı” olduğu kesindir. İnsanlara kendi ilgi alanlarına göre yaklaşmaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanı, bunu hem kişisel özelliklerinin bir parçası hem siyasal iletişimin bir gereği olarak yapmaya çalışıyor anlaşılan… Siyasal iletişimde bütün bunların yeri vardır elbette… Ama en önemli şey ikna ve ikna gücüdür… Bilim insanları buna “rızanın üretil-mesi” adını da yakıştırırlar… Şimdilerde bunu “güç siyaseti” ile değiştirmeye çalışanlar olsa bile siyasi liderler, yurttaşlarını siyasal yaklaşımlarının toplumsal hayatı iyileştire-ceği konusunda ikna etmeye ve rızalarını almaya çalışırlar.
Taçoy ve Manavoğlu örnekleri gösteriyor ki Tatar seviliyor ama ikna edici olamıyor.
Taçoy ve Gülşah’ı da ikna edemedin Sayın Tatar!
Paylaş