KKTC ekonomisinin ‘kağıttan kale’ olduğunu söylediğimiz zaman kızanlar oldu…
   Bir devlet bu kadar suçlanamazmış…
   Birçok ülke henüz aşıya ulaşamamışken, KKTC’de aşı fazlalığı varmış…
   Ülke şantiye alanına dönüşmüş…
   Öğrenci akını başlamış…
   Öyleyse; bu durumdaki bir ülkenin ekonomisi ‘kağıttan kale’ olamazmış!..
   Gerçekten kalemiz kağıttan daha mı sağlamdır?..
   Maaşları ‘borçlanarak’ ödeyebilen bir ülkenin ekonomisinden söz edebilir miyiz?..
   Karayolları yetkilisi sokak lambasını değiştirecek parasının olmadığını söylüyorsa…
   Kanser hastaları sık sık ilaç sıkıntısı çekiyorsa…
   Hastanenin yanan ameliyathanesi tamir edilemiyorsa…
   Hemşire ve polis açığı giderilemiyorsa…
   Bitmiş cezaevi ve mezbahası açılamıyorsa…
   Güzelyurt’ta hastane inşaatı yarım bırakılmışsa…
   Lefke’de tamir edilemeyen mahkeme binasına kilit vurulmuşsa…
   Teknecik santrali her fırsatta tekliyorsa…
   Girne Antik Limanı ağır tahribata uğramışsa…
   Eğitim Bakanlığı’nın ödül diye verdiği zarfın içinden para yerine yazı çıkıyorsa…
   O ülkenin veya devletin ekonomisi kağıttan sağlam olabilir mi?..
   Elbette olamaz…
   Belirli bir kesimin, yani azınlık sınıfının ekonomik durumu ‘betondan kale gibi sağlam’ olabilir de; devletin kağıttan başka kalesi yoktur…
   Şimdiki sistemle ve yönetim becerisiyle bundan daha iyiye gidilmesi asla mümkün değildir…
   Kağıdın devrilmesi, yırtılıp, parçalanması an meselesidir…
   Akaryakıt sevkiyatının sadece bir gün için durdurulması sonrasında bile nelerin yaşandığını görmüş olduk…
   Bırakın rüzgarı veya fırtınayı, birisinin üflemesi halinde burası birkaç saat içinde yerle bir olur…
   Peki neden böyle?..
   Elimize geçen büyük fırsatlara rağmen neden bu hale geldik?..
   İşte mesele budur…
   Siyasetin; sürekli vurgun peşinde koşanlara, büyük çapta vergi kaçıranlara, ihale mafyalarına, çetelere teslim olduğu bir ülkenin ayakta kalma veya sorunlardan kurtulma şansı yoktur… 
   Hemen herkesin ‘bir yerlerden bir şeyler koparmaya’ alıştırıldığı bir sistemle ‘normal devlet’ koşullarına uyum sağlamak mümkün değildir… 
   Kirlenmiş bir toprak parçasında bizlere daha fazla şans verilmesini beklemek saflıktan da öte bir şeydir…
   Aklımız varsa temizleniriz…
   Yoksa daha çok acılar çekeriz…