Kıbrıslı Rumların iki ana sorunu vardır…
Birincisi; adayı Kıbrıslı Türklerle paylaşma konusundaki samimiyetsizlik…
Diğeri ‘kötü lider’ seçme…
Şimdiki Rum lideri Anastasiadis; 2004 Annan Planı referandumu öncesinde ‘İki bölgeli, iki toplumlu federal çözüme’ destek veriyordu…
Garantörlüklerin aynen devamını ve Dönüşümlü Başkanlığı içeren bu çözüm planına “evet” diyen Anastasiadis o zaman ana muhalefet lideriydi…
Şimdi ise Rum toplumunun lideridir…
Tanınmış bir devletin Cumhurbaşkanıdır…
İsviçre’deki müzakere masasında kendisi gibi Limasollu olan bir Kıbrıslı Türk lider vardı…
O lider müzakere masasına ilk defa harita koydu…
Garantörlüğün tartışılmasını kabul etti…
Ayrıca garantörlük kadar hayati öneme sahip mülkiyet konusunda ‘ilk başvuru hakkının’ gerçek mal sahibine ait olmasına onay verdi…
Türkiye’deki değişime gelince…
Bundan 15 yıl öncesine kadar bırakın Türkiye Cumhurbaşkanı’nı; Dışişleri Bakanları, Rum liderinin elini dahi sıkmıyordu…
Birleşmiş Milletler’in koridorlarında karşılaştıkları zaman selamlaşmayı kabul etmiyordu…
Ne var ki; şimdiki Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu sadece Rum lideriyle değil, Rum Dışişleri Bakanıyla, hatta ana muhalefet lideriyle görüşüyor, birlikte yemek yiyor, sohbet ediyor ve Kıbrıs sorununun ‘hakkaniyet çerçevesinde’ çözülmesine güçlü destek veriyor…
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise başından beri ‘bir adım önde’ siyaseti uyguluyor…
Niye şımardılar?
Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliğinin bu kadar iyi niyetli, samimi davranışları ve ‘çözümü gerçekleştirme’ cesaretleri karşısında Rum lideri Anastasiadis’in, Crans Montana’da dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’yla uzlaşıya varması gerekirdi…
Fakat AB yetkililerinin de zaman zaman itiraf ettiği gibi treni kaçırdı…
Peki sonrasında ne oldu?..
Tek yanlı doğal gaz sondajları Türkiye’yi etkin bir şekilde harekete geçirdi…
Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın, Mısır ve İsrail ile gerçekleştirdiği tek yanlı anlaşmaların karşılığında Türkiye Cumhurbaşkanı ‘Libya’ kartını ortaya koydu ve Doğu Akdeniz’de 46 kilometreyi Türkiye’ye bağladı…
Yani Türkiye’yi ve Kıbrıslı Türkleri ‘çaresizliğe itme’ veya ‘haklardan mahrum etme’ siyaseti bir kez daha duvara tosladı…
Türkiye, şimdi İsrail’le işbirliği konusunda yeni adımlar atıyor…
İlişkilerin yeniden güçlenmesi karşısında her iki ülkenin de kazançlı çıkacağını anlamak zor değildir…
Aynı şekilde, Kıbrıs sorununun çözümü; her iki toplum için çok büyük bir kazanç olur…
Çözümle birlikte gazdan elde edilecek gelirlerle yeniden yapılanma ve turizmde yaşanacak patlama ile Kıbrıs halkı müthiş bir refaha ulaşır…
Anastasiadis’in ve diğer tüm Rum liderlerinin bunu bir kez daha düşünmesinde büyük fayda vardır…
Geçmişle yaşamak ve düşmanca tavırlar içine girmek yerine; Türkiye ile dostluk Kıbrıslı Rumlar için çok büyük bir kazanç olur…
Küçük bir ülkenin 80 milyonluk ‘komşu pazara’ ulaşması, inanın AB’den sağlanan katkının kat kat fazlasını kazandırır…
Hesabı doğru yapmalarını diliyoruz…
Sayın Akar , Şimdi de Federal Çözüm ve birleşmeyi Biz istemiyoruz ! BM , AB ve Dünyanın Hayır dediği Egemen Ayrı bir devlet istiyoruz !
Cumhurbaşkanımız sağ olsun Birleşme için artık masaya oturmayacağı Federal çözüm görüşmeleri bitmiştir diye Dünyaya ilan etmiştir, Federal çözüm ve birleşmeye yönelik BM nezdinde açılan ne geçiş kapılarının işleyişini ve Güneyle yeni kapıların açılmasını ve ne de Bizlere yine Federal çözüm ve birleşmeyse yönelik Ercan’ın Dünyaya açılmasını istiyoruz ! Yöneticilerimiz olmayacak egemen ayrı devlet arkasında koşadursun Bizleri de maalesef arkalarında Dünyaya karşı sürüklemektedirler ! Gerçekçi olup , ileriyi göremediğimiz Dünyaya kapalı KKTCde kaç yıl daha Fakirleşip yoksullaşmaya devam edeceğiz acaba bilen biri var mı !!