banner564

“Anavatanlara” tepki 

Türkiye ve Yunanistan arasında yumuşamanın gelişmesine doğru adımlar atılmaya başlandı. Ancak her iki ülkede de seçim var. Dolayısı ile bu adımlar, yavaş seyrediyor. Fakat Kıbrıs’ın her iki tarafında, Türkiye ve Yunanistan’a “Anavatan” diyen iki toplumun liderliklerinde yumuşama adımları  hoşnutsuzluğa yol açtı. Zıt kutuplarda görünen Sayın Tatar ve Sayın Hristodulidis bu yumuşama girişimini olumsuz etkilemek ortaklığında buluşmuş gibi görünüyor. Bunun göstergesi, iki ülkenin BMGK ve Uluslararası Denizcilik Örgütünün seçimleri için birbirlerini desteklemeleri ile ortaya çıktı.
Kıbrıs’ın Güneyinde, son seçimlerde Sayın Hristodulidis’i destekleyen bağnaz çevrelerin yayın organlarında, bu adımlara dönük sert milliyetçi söylemlerle yaygın kampanya yapılıyor. Örneğin Simerini Gazetesi, haber yorumunda; Güneydeki Hükümetin,  “ Türkiye’nin işgalci olduğunu ve Güneye yönelik uçak ve gemilere yönelik olarak ambargo uygulamasını” vurgulayıp; ‘ hal böyleyken, Yunanistan, BM Güvenlik Konseyinde daimi olmayan bir üyelik elde etmek için, Türkiye’ye Uluslararası Denizcilik Örgütünde yönetim kurulu için destek vermesini’ şiddetle eleştiren yazılar yayınladı. Üstelik, bu yalnızca basındaki yorumlarla da olmadı. Sayın Hristodulidis’in sözcüsü de açıkça bu adımlara karşı çıktı. Bütün bunlar ise, Sayın Hristodulidis’in seçimin arkasından, apar topar Yunanistan’a gidip, iki ülke Arasında Yüksek Stratejik Konsey kurulması antlaşmasını imzalamasının mürekkebi kurumadan oldu. Çünkü, bu antlaşmayı onu destekleyen DİKO ve EDEK kutsamış, hatta EDEK, bunu olması gereken PanHelenik tavır diyerek coşku ile karşılamıştı. Şimdi bu çevreler Yunanistan’ı  bir BMGK koltuğu uğruna kendilerini göz ardı ediyor diye suçlamaya başladı..
Bu yumuşama adımları, Güneyde böyle fırtınalar kopartırken, Kuzeyde de “Anavatan” söyleminin Türk versiyonu olan CB Sayın Tatar ansızın, ortaya bir söylem attı. Sayın Tatar, ortada fol, yumurta yokken, top gibi; “ Kıbrıs sorunu konusunda politika değişikliği olursa, ben çeker gider ve Kanalımın başına dönerim” dedi. Bu söylem,  şaşkınlıkla karşılandı. Bazı insanlar bunu, Türkiye’de yaklaşan seçimlere bağladı. İktidar değişiminin olmaması için yapılmış bir adım olarak yorumladı. Hatta bazı çevreler gerek sosyal medyada, gerekse basın açıklamalarında bu söylemi; ‘seni onlar seçtirdi, seçimi kaybederlerse zaten gideceksin’ anlamını getiren açıklamalarla yorumladı. Ama şimdi anlaşılıyor ki bu tepkinin gerisinde olan, Türkiye ile Yunanistan arasında gelişen yumuşama adımına dönük öfkedir. Çünkü, iki ülke arasında gelişecek olan yumuşamanın ilerlemesi, yalnızca aralarındaki sorunların aşılmasını değil, ama Kıbrıs sorunun çözümü yönünde de karşılıklı kabul edilebilecek bir yakınlaşmayı da gerekli kılar.. İşte Sayın Tatar tümümüzün sonradan gördüğü olguyu, görevde olduğu için daha erken gördüğü için o meşhur, “ Eğer politika değişirse ben giderim” açıklamasını yaptı.
Her iki tarafta, “Anavatanlarını” hizaya getirmeye yönelik bu tepkiler bana, o meşhur bazen, “kuyruk köpeği de sallar” sözünü hatırlattı. Kıbrıs’ın Güneyinde ve Kuzeyinde, Türkiye’de ve Yunanistan’da bu sorun nedeniyle oluşan dar milliyetçi ortamdan ötürü, iki toplumun bağnazlarının, iki ülke kamuoyuna dönük yaptıkları yönlendirme çabaları da tarihin önemli olaylarındandır. Yani, iki tarafın bağnazları Türkiye ile Yunanistan arasında oluşan bu yumuşamadan hoşnut değildir. Bunun gelişmemesi için de elden geleni yapma niyetinde olduklarını gösterdiler. Bu nedenle iki toplumun barış güçleri kendi aralarında ve Türkiye ile Yunanistan’ın barışçı güçleri ile diyalogu geliştirmelidir.  

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish power
Turkish power - 1 yıl Önce

Boş geyiklerin palavra ütopyalarin efendisi

banner471

banner474