banner564

Anılar toplumla birlikte yaşar

Bir toplum yaşadığı coğrafyada nasıl yok olur? Savaş, soykırım, terör veya azınlıkları yutan çoğunluk baskısıyla mı? Saydıklarım tümü de bir toplumun yaşadığı coğrafyada yok olmasının nedenleridir ancak bir neden daha vardır ki belki de toplumsal yok oluşların en acı şeklinden daha acıdır; toplum mensuplarının yaptığı hatalar!!!
Bir düşünün; toplumsal yaşantımızda bir şeyi çok gerçekleştirmek istiyoruz ama bir türlü olmuyor veya bir türlü arzulanan hedefe ulaşılamıyor. Kim bilir belki de hep aynı planlar yapılıyor ve sonuçların farklı olmasını bekliyoruz. Farkında olmadan, hep aynı döngünün içinde dönüp dolaşıyoruz ve sahip olunan toplumsal potansiyelin altında yaşamaya mahkûm edilmişizdir. Böylesi bir durum aslında toplumun kendisini sabote etmesidir!
Bir tolumun kendi kendini sabote etmesi ne demektir? 
Yukarıda ifade ettiğim gibi toplumların yok olmasını iç ve dış etmenlerden oluşan birçok koşula bağlı olarak açıklayabiliriz. Ancak bir teoriye göre bir toplumun yok olmasına sebep olan en önemli koşul, toplum inancının sona ermesidir. Toplum inancı yitirildiğinde, bir toplumun yok olma sürecinde geri dönülmez noktada olduğuna işaret etmektedir.
Yirminci yüzyılın son çeyreğinden günümüze yıllarca Kıbrıs Türk toplumu, bir devlet inşa etme sürecindeydi. Bu sürece yaşadığımız coğrafyada varoluş mücadelesi ile başlarken devamında kurumsallaşma çabaları ile sürdürüldü. Coğrafyamızda önceleri kurum ve kuruluşlar yapılandırılarak, devamında profesyonel meslek grupları oluşturularak yeni bir toplumsal yapılanma sürecine girildi.
Bugüne gelindiğinde ellimizde ne var? 
İzah etmesi zor olan bu durum karşısında toplumun kurumlarına en çok ihtiyaç duyduğu şu zamanda, nasıl bu kadar zayıf olabildiklerine verilecek cevaplar, aynı zamanda elimizde ne olduğunun da yanıtı olacaktır. Fakat bu hiçbir şey yapılmadı demek değildir. Ancak yapılanlar çığ gibi büyüyen toplumsal sorunlar karşısında etkili olmaktan çok uzaktadır. Çünkü geçilen süreç içerisinde, en kötüsü için hazırlanılmadı.
Simgesel bir şekilde kendimize sanal bir dünya var ettik. Sonra da yarattığımız sanal dünyada kendimize simgeler üretip, ürettiğimiz simgeler kendimizi inandırdık. 
Bu haftaki köşe yazımı yazmama esin kaynağı olan Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) oldu. Durup dururken olmadı elbette. Lefkoşa’da Bedrettin Demirel Caddesine çıkmak için eski KTHY merkez binası karşısındaki trafik ışıklarında beklerden binanın üstündeki KTHY tabelasını görünce nerden nereye diye düşünürken kelimeler dökülüverdi klavyeden. KTHY’nin anısı yaşasın diye tabelayı orada bırakmışlar. Ne acı ki Kıbrıs Türk toplumunun bir simgesi olan KTHY, sadece bir tabela ile hatırası yaşatılmaya çalışılıyor. Her nedense anısının yaşatılması için bir müze haline dönüştürülmesi düşünülmedi!
Yaşadığımız coğrafyada anılarımızı yaşatmak istiyorsak öncelikle toplumumuzun geleceğini sağlam bir şekilde şekillendirmeliyiz. Ancak o zaman yaşatmayı istediğimiz anıları yaşatabiliriz. Anılar toplumun varlığı ile yaşayacaktır.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.

YORUM EKLE

banner608

banner473