Kıbrıs gibi küçük bir ülkede 23 bini aşkın insanın bir yıl içinde sinir ve ruh hastalıkları servisine başvurması ürkütücü bir durumdur...
  Üstelik bunların arasında küçük çocuklar da vardır...
  Çocukların derdi daha fazla aile içi şiddetten kaynaklanıyor...
  Fakat büyüklerin üzerinde etken olan nedenler çok farklıdır...
  Uyuşturucu, alkol, işsizlik, borç yükü, aile içi şiddet, trafik kazaları, hastalıklar gibi herkesin tahmin edebileceği sorunların yanı sıra bir de ‘Popülizm’ tehlikesi vardır...
  Yanlış okumadınız...
  Ülkemizi yönetmekle görevli siyasilerin popülizme dayalı icraatları da toplumun ruh halini bozuyor ve ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor...
  Peki bunu kim söylüyor?..
  Elbette falcı Elmaziye değil...
  Astroloji Profesörü Abdülaziz de değil...
  Bunu Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Abidin Akbirgün söylüyor...
  Akbirgün; son yıllarda ülkemizde yaşanan birçok öfke patlamasının asıl nedeninin toplumsal açıdan bakıldığında popülizm olduğunu belirtiyor ve durumu şöyle özetliyor:
“En tehlikeli olanı hükümetlerin şahıslara yönelik ayrıcalıklı davranışlarıdır ve bunun adı popülizmdir...”
  Helal olsun doktorumuza...
  Gerçekleri cesurca ortaya koyduğu için kendisini kutluyoruz...

Peki ne yapmalı?..

  Toplumda ruh ve sinir halinin bozulmasına yol açan popülizmden vazgeçilmesi için siyasilere büyük görevler düşüyor...
  Ne var ki; ufukta böyle bir değişim de görülmüyor...
  Bakanlar, kendi partilerinden olmayanları gönderiyor, kendilerine yakın olanları üst kademeye taşıyor...
  Hatta sadece üst kademede değil; alt kademelerde de ‘görevlendirme’ ve ‘yetkilendirme’ konularında ‘parti rozetçikleri’ etkili oluyor...
  Plansız eğitim politikaları yüzünden ‘ihtiyaç fazlası’ mezun olduğu halde, üniversitelerde aynı bölümlere kayıtlar devam ediyor...
  Yüzlerce beden öğretmeni, iletişimci, işletmeci, eczacı, hukukçu işsiz dolaşıyor...
  Aileler, işsiz gençlerin cep harçlığını karşılamakta zorlanıyor...
  Bunlar hep ülkemizde siyasi düzenin yarattığı sonuçlardır...
  Maaş ödemekte zorlanan belediyelerle ilgili kalıcı kararlar üretilemiyor...
  Durum böyle olunca batmış belediyelerde çalışanlar “Ne olacak halimiz” diye stres altında yaşamını sürdürüyor...
  İyi durumdakiler ise ‘Bakalım bizimkisi ne olacak’ endişesiyle yatıp kalkıyor...
  Durumlar şimdilik böyle...
  Geçtiğimiz yıl Barış Ruh ve Sinir Hastanesi’ne başvuran hasta sayısı 21 bini aştığı için üzüntülerimizi dile getirmiştik...
   Şimdilerde 23 binden söz ediyoruz…
  İnşallah daha fazla insanımızın ruh sağlığı bozulmaz...
  Maşallah sağlığını koruyabilene...
  Ne mutlu popülizmle ülke yönetenlere...