banner564

Aslında tam da bu…

 Tarım Bakanımız Erkut Şahali buyurdu ki “Nüfus artmadığı sürece KKTC kendi giderlerini karşılayabilir.” Demek ki yaşadığımız tüm sorunların esas nedeni yaşanan nüfus artışıymış!
İyide nüfus artışı hiç olmayan ülkeler neden sürekli göçmen kabul ediyorlar. Örneğin Almanya örneğin Kanada gibi. Bu işte bir terslik mi var?
Dünyada kabul gören görüşe göre, üretimi etkileyen üç değişken şey sırası ile emek, sermaye ve doğal kaynaklardır. Her ülkede doğal kaynaklar sabittir. Bu kaynaklardan yararlanma da teknoloji değişmediği sürece değişmez. Teknolojik gelişimi de, diğer faktörler yanında nüfusun niceliğinden çok niteliği etkiler. Nüfusun niteliğini etkileyen bağımsız değişken ise hizmet üretimi, özellikle eğitimdir.
Yani bizdeki temel sorun aşırı nüfus artışı değildir. Ülkenin Tarım politikalarına yön veren Sayın Bakanın dediğin tam aksine bizde nüfusa daha da ihtiyaç vardır. KKTC’de üretimi arttırmak için nüfusa, daha doğru bir deyimle daha fazla insan gücüne ihtiyaç var mı? 
Elbette bu sorunun cevabı “var”dır. Eğer yeteri kadar tarım sektöründe çalışan olmazsa üretim düşer. Bakın bugün KKTC’de narenciye, hayvancılık sektörleri dar boğaz içinde girdi. Ülkede yeteri kadar et üretimi yapılmıyor, yapılamıyor.
Nüfus etkeni, ekonomik kalkınmada ne tek etkendir ve ne de en önemlisidir. Sadece ve özellikle aşırı doğurgan olan az gelişmiş ülkelerde, ekonomik kalkınma hızını etkileyen etkenlerden biridir.
Bugün bazı ülkelerde çocuk aldırmak yasak iken bazı ülkelerde ise belli bir yaşın altında evlenmek ve belli bir seneyi geçmeden çocuk yapmak yasaktır.
KKTC’ye geri gelecek olursak bakan Şahali’nin dediği gibi KKTC’nin sorunu nüfusla ilgili değildir. KKTC’nin sorunu yaratılan sisteme inanmamak ve sistemin geliştirilmesi adına toplumun bir çaba sarf etmemesidir. Siyaset geliştireceği yerde sistemi, tıkayan yine bizzat siyasettir. 

6 adet portakal 12.60 TL
Narenciye Adası diye övündüğümüz KKTC’de 6 adet portakal 12.60 TL (Teşvikli). Tarihinde olmadığı kadar pahalı tüketiyoruz portakalı, mandalinayı.
Zaman zaman limonda sıkıntı oluyordu ama en azından portakal ve mandalina da hiç bu kadar aşırı bir artış olmamıştı. Ülkenin yarısının grip salgınından kırılıp geçtiği bir ortamda bol bol C vitamini bulabileceğimiz portakalın 6 tanesine 12,60 TL vermek gerçekten de üzücü.
Narenciye üreticileri her gün ekonomik sıkıntıların içine düştüklerini anlatırken 6 tane portakala nasıl 12,60 TL ödeyebileceğini vatandaşın konuşması gerekiyor.
Aslında temel sorun ülkeyi yönetmekte olanların bu konular üzerinde bir politik duruş sergileyemiyor olmalardır. Ne narenciye üreticisi durumdan memnun nede o narenciyeyi tüketecek olan tüketici durumdan memnun değildir. 

Neyim ne değilim!
Son günlerde yine kutuplaşmalar aldı başını gidiyor. Herkes bir taraf ve kendisinden olmayanı aşağılama, hakaret etme hakkını kendisinde buluyor.
Doğrudan yana taraf olmanın çok zor olduğu bir süreçten geçiyoruz sevgili okurlar. Bugünkü yazılarımız beğenenler ertesi gün yazdıklarımızı beğenmedikleri gibi bizi “satılmış” onun bunun adamı gibi sıfatlarla sosyal medyada anıyorlar.
Durup bunlara kafayı takacak değiliz elbette. Bu köşenin yazarı olarak yıllardır bir çizgimiz var. Ne her gün birilerini eleştirmek adına köşe yazıyor nede her gün birilerini kollamak ve kayırmak adına.
Mühim olan doğru tartışma zemininde konuların tartışılması ve doğrunun bulunması. Bakın KIB-TEK ile ilgili günlerdir yazıyoruz. Sonunda ne oldu hem hükümet hem muhalefet bu konuda ciddi bir tartışmanın içine girdiler. Umarız faydalı olur bu tartışma. Zira birçok bilmediğimiz konu böylelikle gündemimize gelmiş oldu.

MESAJLAR

Hasan TAÇOY: İngiltere dönüşü sert bir muhalefet ile başladınız mesaiye. Bu arada bazı önemli dosyaları çok yakında kamuoyunun bilgisine getirmeye hazırlanıyormuşsunuz. 

Vakkas ALTINBAŞ: Çok yakında sıvı gaz depolama tesislerinizin açılışını gerçekleştirecekmişsiniz. Çok kısa bir sürede önemli bir yatırım yarattınız bu alanda. 

Tufan ERHÜRMAN: Başbakanlıkta CTP’li vekilleri toplamak pek uygun olmadı sanırsak. Geçmişte UBP yaptığı için CTP’nin yayın organı neler neler yazardı. Şimdi aynı hatayı sizin yapıyor olmanız hoş kaçmadı. 

Osman GÜNGÖR: Dipkarpaz Belediyesi’nde ve bölgede yaptığınız hizmetler ile adınızdan sıkça söz ettirmeyi başardınız. Bu arada bölge vatandaşının istekleri için artık Başkentte de mesaiye başladığınızı duyduk. 

Gülşah Sanver MANAVOĞLU: Hafta sonu yapılan Karadeniz hamsi şenliklerinde horonda gösterdiğiniz performans maalesef geçerli not alamamış. Gelecek yıl yapılacak şenlikler öncesi horon dersi almaya karar vermişsiniz. 

Olgun AMCAOĞLU: Başbakan kürsüden örnek muhalefet milletvekili diye sizi işaret etti. Demek ki planlı ve programlı çalışınca iktidarı muhalefeti herkes durumu fark edebiliyor. 

Aytuğ TÜRKKAN: Yastık altında unuttuğunuz sterlinleri bulunca ayaklarınız yerden kesilmiş. Hele de ay sonu olunca ilaç gibi gelmiştir Kraliçenin parası. Keşke bir süre daha bulmayıp iyice değerlenmesini bekleseydiniz. 

Serhat ÖZÇELİK: Havalimanının inşaatında artık sona doğru gidiliyormuş.  Bitmekte olan inşattı son günlerde merak edip gelenlerin sayısında da gözle görülür bir artış varmış. 

Tolga ATAKAN: Galatasaray aradığı santraforu bir türlü bulmadı. Peki, siz aradığınız bürokratları bulabildiniz mi? Zira yılbaşından sonra köklü bir değişim planlıyordunuz. Ne oldu? 

Tahsin ERTUĞRULOĞLU: Ne olacak bu Fenerin hali demeyeceğiz çünkü artık belli oldu ki Aziz Yıldırım’dan helallik almadan düzelmeyecek takım. Acaba bu helallik isteme işini siz mi üstlenseniz. 

Bertan ZAROĞLU: Dome Otel’den sonra KIB-TEK ile ilgili önerinizde aynı oranda ses getirdi. Bazıları sizi vekil olarak görmese bile yaptığınız son çıkışlarla gündemi belirlemeyi başarıyorsunuz. 

Erol ATAKAN:  İş sanat derken sonunda kendinizi spora vermişsiniz. İyi bir hoca bulup, Trx de başlamışsınız. Merak ettik şu Trx denen şeyi. Yakında bir kahve içmeye uğrayacağız size. 

Hasan HASTÜRER: Anlaşılan bu ülkede yükseköğretimi bir biz birde siz yakından takip ediyorsunuz. Kimsenin günlerdir yazdıklarımız hakkında bir şey demeye niyeti yok. Gemi battıktan sonra konuşacak anlaşılan herkes. 

Hüseyin ÖZGÜRGÜN: Siz Lefke’de doğanın ve havanın tadını çıkara durun birileri peşinize düştü ve sonunda bir iki bir şeyler bulundu. Çok merak ediyoruz bu bulunanlardan ne ceza çıkacak diye. 

Mustafa YEŞİL: Asgari ücreti tam olarak tutturduğunuza göre artık bu konuda mütevazı olmanıza gerek kalmadı. Bakalım önümüzdeki HP ve yılın ikinci asgari ücretini de doğru tahmin edebilecek misiniz? 

Bu ülke ne zaman kurtulur? 
“Bu ülke gerçekten sorunun ne olduğunu bilen siyasetçiler ve bu sorunların üstüne gidebilecek cesarette olanların siyasete girmesi ve bu sorunların üstüne gitmesi ile kurtulabilir.” 

YORUM EKLE

banner608

banner473