Bazen sırf muhalefet olsun diye konuşuyor, eylemler yapıyoruz…
İşte son örnek; su konusu…
Ada ülkesiyiz, su kaynaklarımız kıt!
Çeşmelerimizden tuzlu su akıyor…
Bitkiler bile çiçek açmıyor…
Yer altı su kaynakları her geçen yıl SOS veriyor…
Tüm bunlara ilaveten, bunca yıldır kaynakları korumayı başaramamak gibi bir de beceriksizliğimiz var…
Bunları söyleyince kötü oluyoruz, AKP’ci, hatta sermayenin kalemşörleri oluyoruz… Ama yurttaş artık yemiyor bunları…
Dileyen istediği gibi düşünebilir…
Türkiye’den Kıbrıs’a ulaştırılan su Kıbrıs adasının geleceği için çok önemlidir ve gereklidir…
“Buradan İsrail’e gidecek” tartışması var…
Gitsen ne olacak ki?
Rum tarafına verilecek mi? sorusu var…
Verilsin ne güzel işte!
Bu borudan doğalgaz gönderilecek deyip başka türlü düşünenler de var…
O da olsun fena mı?
Bir de Türkiye’ye göbekten bağlandık eleştirisi yapılıyor…
Duyan da sanki bağlı değil, kendi ayakları üzerinde duran bir ülke var burada sanacak!
Gerçekler acıdır canım kardeşim, duydukça da maalesef ki acıtır!
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “Kıbrıs’ın Kuzeyi Türkiye’nin alt yönetimidi”r diyor, siz hangi göbek bağından bahsediyorsunuz Allah aşkına?
Sırf eylem yapmak için sokağa düşülmez!
Bu saatten sonra bizlerin suyun yönetimi konusunda ortaya irade koymamız ve kamu-özel ortaklığında bir işletmeyle sağlıklı bir şekilde su almamızın yolu açılmalıdır…
Aksi takdirde kısır tartışmalar devam edip duracaktır…
Bu tartışmaların da kimseye faydası yoktur!
Efendim açılış töreni için davet Türkiye’den yapılmış, eylem yapalım!
Davet buradan yapılsa da bir başka gerekçe bulup yeniden sokağa düşecektiniz zaten!
Gerçi dediğim gibi halk bu gibi konulara artık prim vermiyor…
Eylem yapanlara bakıyorum, bir elin parmak sayısını geçmiyor!
Yurttaş bazı siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütü yöneticilerine iyi bir ders veriyor aslında…
Çünkü yurttaş her şeyin farkında…
Basiretsiz siyasilerimizin ve bizleri yönetenlerin beceriksizliğinin de farkında, bazı sendika ve sivil toplum örgütlerimizin ne amaçla eylem yaptığının da farkında…
Artık realist ve akılcı davranmanın zamanıdır…
Çözüm istemeyen Rumlar da suyun gelişinden rahatsız… Neden, çünkü su büyük bir güç ve bu güç şimdi Türk tarafında…
Konuya “taraflar” gözlüğüyle baktığımız sürece çözümü yakalamamız çok zor…
Gelen suyun vanası Türkiye’de olabilir ama bu adaya hayat vereceği gerçeğini değiştirmez…
Bu gözlükle baktığımız zaman ancak çözüme doğru yol alabiliriz…
Gelen su gerçek anlamda çözüme katalizör bir rol oynayabilir ama önce hem içimizdeki, hem de Güney Kıbrıs’taki bu ötekileştirici bakış açısından kurtulmamız gerekiyor…
Ve bir umutla noktalayalım bugünü de; asrın projesi umarım çözümün anahtarı olur…
