Türkiye’nin yeni Kıbrıs Büyükelçisi Derya Kanbay, göreve başlaması nedeniyle ‘Üçüncü Cumhurbaşkanı’ Derviş Eroğlu’nu da ziyaret etti...
Ziyaret sırasında bazı gerçekleri dile getirdi...
Büyükelçi Kanbay; Kıbrıs’ta iki ayrı toprak, iki ayrı millet ve iki ayrı devlet bulunmasının artık bir gerçek olduğunu belirterek “Bunlar bir federal yapıda yan yana yaşayabilir ve bazı konularda uluslararası alanda tek ses halinde konuşabilir… Bu şekilde bir federal devlet oluşumu ortaya çıkabilirse bu belki bir başarı olacak” dedi...
Son zamanlarda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm adada egemen olacağı ve bizleri de azınlık statüsünde yaşatacağı çözüm hayallerini en üst seviyeye çıkaran Rumlar, bu sözlere çok sert tepki gösterdi...
Faşist Simerini Gazetesi, Büyükelçi Kanbay’ın sözlerini “Ateşe benzin dökmek” olarak niteledi...
Yine aynı gazetede yer alan bir köşe yazısında Rum halkına, ikinci bir “hayır”ın ilk işaretleri verildi...
Hâlbuki Büyükelçi Kanbay bu adanın gerçeklerinden söz etti...
İki ayrı halk ve iki ayrı devlet gerçeği yalan mı?..
Anastasiadis ile müzakerelere başladığı ilk günden itibaren tüm Rum siyasileri ve medyası tarafından övgülerle anılan Mustafa Akıncı’nın, KKTC’nin Cumhurbaşkanı olduğunu bilmiyorlar mı?..
Sayın Akıncı’nın, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Meclis’teki andını herkesin hatırlamasında fayda vardır:
“Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı kalacağıma; halkımın refah ve mutluluğu için çalışacağıma; her yurttaşın insan haklarından ve temel hak ile özgürlüklerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa ve yasalara bağlılıktan ayrılmayacağıma; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Görevi devleti yüceltme
Cumhurbaşkanı Akıncı KKTC devletini yüceltme konusunda ant içtiğine göre; Büyükelçi Kanbay’ın “iki ayrı halk ve iki ayrı devletten” söz etmesi Rumları neden kızdırıyor?..
Çözümün ‘iki ayrı devlet’ tarafından yapılacağını yıllardan beri herkes biliyor...
Birleşmiş Milletler’in, Annan Planı referandumu iki ayrı halkın onayına sunularak yapılmadı mı?..
Hiç kimse kendi kendini kandırmasın...
Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve iki ayrı devlet vardır...
Kuzeydeki devlet, Türkiye dışındaki ülkeler tarafından tanınmamış olsa bile varlığını hiç kimse inkar edemez...
Dünya lideri ABD’nin Başkan Yardımcısı Joe Biden, adaya Larnaka Havaalanı’ndan giriş yapmakla birlikte, kuzeye geçerek dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile görüşme yapmadı mı?..
Önemli olan, Kıbrıslı Rumların da artık gerçekleri görmesi ve bizleri azınlık statüsüne düşürmeyecek bir anlaşmayı kabul etmesidir...
İçte ayrı, fakat dışta tek devlet olarak; iki toplumun da haklarını güvenceye alacak bir anlaşmaya dün olduğu gibi bugün de hazırız...
Rumlar bu iyi niyetimizi, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘yama olma’ şeklinde değerlendirmemeli ve hayal görmekten vazgeçmelidir...
Gerçekleri görmek önemli
Rum tarafının ve bizde belirli bir kesimin göremediği veya görmek istemediği gerçekler vardır...
Kıbrıslı Türkler; Aralık 1963’ten itibaren kendi kendilerini yönetmeye mecbur edildiler...
Kendi ayrı meclislerini, ayrı devlet dairelerini ve belediyelerini oluşturdular...
1974’ten sonra ise nüfus mübadelesi ile ada ikiye ayrılmış oldu...
Dünyaca ünlü ‘The Economist’ dergisi dahi Kıbrıs haritasında iki ayrı bölge ve iki ayrı yönetimden söz eder hale geldi...
Adanın güney kısmı Kıbrıs Cumhuriyeti ünvanı ile özellikle Avrupa Birliği’nden çok büyük yardımlar aldı...
Kıbrıslı Türkler ise sadece Türkiye’nin yardımları ile ayakta kaldı...
Türkiye; kendi insanından keserek, Kıbrıslı Türklerin kalkınabilmesi için adaya yüklü miktarlarda para aktardı...
En sonunda, çok büyük bir yatırımla ‘dünyada bir ilki’gerçekleştirdi...
Asrın projesi çerçevesinde deniz altından döşenen borularla adaya su getirilmesi yakında hayal olmaktan çıkacak...
İşte sadece bu olay bile Kıbrıs konusunda herkese önemli mesajlar veriyor...
Türkiye, “Ben buradayım” diyor...
Ada ile bağların şimdi daha da kuvvetlendiği mesajını veriyor...
Rum tarafı ise; bir yandan Yunanistan-İsrail ve Mısır ile ‘stratejik anlaşma’ imzalarken, diğer yandan Türkiye’ye “Çık git buradan” diyor...
“Askerlerini de, göçmenlerini de al git” diyor...
Uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkını terk ederek, adayı kendilerine teslim etmesini istiyor...
Olacak şey mi Allah aşkına...
Bu saatten sonra...
Doğu Akdeniz’i bırakıp gitmek...
Ve hem Kıbrıslı Türklerin, hem de Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye düşürmek...
Olacak şey mi?..
Buna kargalar bile güler...
sn akar bazı türkiyeli istemezler artık gidiyorsunuz diye sevkle seslendirmeye başladılar bile derinden derinden haz alıyorlar bide içimizdeki istemezlerden bahsedin arada bir.hadi onlar rum doğal olarak menfaatleri öyle ya içimizdekilere ne oluyor.