banner564

Ateşle oynama diyor sana

   Rum lideri Anastasiadis; müzakere masasına oturabilmek için Barbaros Hayrettin Paşa’nın geri çekilmesini şart koşmuştu…

   Türkiye, sırf müzakereler başlasın diye bu şartı kabul etti ve Barbaros’u geri çekti…
   Fakat; Rum tarafının ilan ettiği ‘egemenlik alanı’ içinde Noble ve Delek şirketleri sondaj çalışmalarına devam etti…
   Bunların ardından İtalya’nın ENİ, Fransa’nın TOTAL ve Amerika’nın ExxonMobil şirketleri geldi…
   Türkiye; Rumların bu tek yanlı adımları karşısında uzun süre sessiz kaldı…
   Ne zaman ki 10’uncu parsel için ihaleye çıkıldı, işte o zaman uyarılar başladı…
   Rum tarafı, 10’uncu parselde sondaj hakkını ExxonMObil ile Katar şirketine verdi…
   Böylece; kendini güvence altına aldığını düşündü…
   İşin içinde Amerika olunca, Türkiye’nin herhangi bir müdahalede bulunamayacağını hesap etti…
   Ancak; bu yanlış hesabın Bağdat’tan döneceği kesindir…
   Çünkü; 10’uncu parsel Türkiye’nin egemenlik alanı içerisindedir…
   Yani Türkiye ve KKTC izin vermediği sürece bu alana girilemez ve tek yanlı doğal gaz araştırması yapılamaz…
   Yapılması halinde nelerin olacağını herkes ciddiyetle düşünmelidir…

Gerilimden yana değiliz

   KKTC ve Türkiye’de savaşı veya bir başka gerilimi arzulayan insan yoktur…
   Başından beri, özellikle de Sayın Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesinden bu yana Rum tarafına ‘çözüm için’ inanılmaz tavizler verildi…
   Rum tarafı bu kadar taviz sonrasında uzlaşı noktasına gelerek, Kıbrıs sorununu tarihe gömmek yerine, gerilimi tercih etti…
   Bir yandan doğal gaz çalışmaları, diğer yandan çok sayıda ülke ile askeri tatbikatlar yaptı…
   Türk tarafı ise geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da ‘Toros’ tatbikatını iptal etti...
  Rum tarafı sadece son bir yılda İsrail, Mısır, Fransa, Yunanistan ve ABD ile 10’dan fazla askeri tatbikat yaptı...
  Anastasiadis, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı müzakere masasında tutarak ‘iki bölgeli, iki toplumlu federal bir çözüm için çalışıldığını’ gösterirken, diğer yandan Yunanistan, İsrail ve Mısır’la ‘Ortak Savunma’ anlaşmaları imzaladı...
 Müzakere masasında ‘bu anlaşmaların çözümden sonra da geçerli olacağını’ hiç çekinmeden ortaya koydu...

Çözüme böyle mi gidilir?

  Toros’a iptal, Yunanistan, İsrail, Mısır, Fransa ve Amerika ile ortak tatbikat...
  Bu nasıl bir siyaset?..
  Bu nasıl barış dili?..
  Barış olması için adada tek Türk askerinin kalmasını kabul edemeyeceklerini söyleyerek, bizdeki bazı kesimleri ikna etmeye çalışan Rum liderliği, diğer yandan Yunan askerlerini ‘Ortak Savunma Anlaşması’ çerçevesinde adaya çekiyor...
   Son 3 yılda sözde çözüm için bizimle müzakere yapılırken, güneyde silahlanmaya ayrılan pay daha da artırıldı…
   Donanma gücü oluşturuldu…
   Nereden bakarsak bakalım, tüm bu yaklaşımlar bizlere olumlu işaretler vermiyor…
   İşte bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü açıklamaları son derece önemlidir ve Rum-Yunan liderliği tarafından ciddiyetle değerlendirilmelidir…
   Gelecek haftadan itibaren 10’uncu parsel çevresinde Navtex ilan eden Rum Yönetimine mesaj gönderen Erdoğan; Doğu Akdeniz’de meydanın haydutlara bırakılmayacağını söyledi…
   Anastasiadis bu uyarının ciddiyetini görmezden gelmemeli…
   Yapması gereken şey, bir an önce Akıncı ile müzakere masasına oturmaktır…
   Müzakere sürecinde doğal gaz çalışmalarını dondurmaktan başka bir çare de yoktur…
   Yeni acıların yaşanmaması için uzlaşı kültürü öne çıkarılmalıdır…
   Ve bu son fırsattır...

YORUM EKLE

banner471

banner474