banner564

Avrupalı kentler olacak mı?

  Kıbrıs’ta, Rumlarla anlaşmadan yana olan Kıbrıslı Türklere tek tek “Neden çözüm istiyorsunuz?” diye soralım...

  Alacağımız cevaplar üç aşağı, beş yukarı aynıdır...
  Öncelikle ‘daha düzgün bir yaşam’ diyecekler...
  Bu ne demek oluyor?..
  Daha düzgün yaşam nasıl olacak?..
  Elektrikler her yağış sonrasında veya trafo bakımı gerekçesiyle sık sık kesilmeyecek!..
  Akşam oldu mu sokaklar, 55 yıl öncesindeki gibi karanlıkta kalmayacak...
  Yollar yenilenecek, kaldırımlar yapılacak...
  Sokak ortasına çöp dökmek yasaklanacak...
  Kanalizasyon sorunu ortadan kalkacak...
  Kırmızı ışıkta durmayanlar cezalandırılacak...
  Araba kullanırken cep telefonunda konuşan yanacak...
  Sebze ve meyveler denetlenecek...
  Cebinde para olmayan hastalar, devlet hastanesinde şifa bulacak...

Bunlar güzel hayaller

  Yukarıda sıraladıklarımız, aslında bir Avrupa ülkesinde olması gerekenlerdir...
  Güney Kıbrıs’ta olanlardır...
  Halkımız zaman zaman güneye geçtiğinde bunları görerek, kuzeydeki durum ile kıyaslama yapınca üzülmektedir...
  Peki çözüm olursa, Kıbrıs’ın kuzeyi, yani yaşayacağımız bölge, Rumların bölgeleri gibi olabilecek mi?..
  İki bölgeli, iki toplumlu bir çözümde, Kıbrıslı Türkler kendi bölgelerinde, kendi devletçikleri ve belediyeleri tarafından yönetileceği için eğer şimdiki siyaset anlayışı değişmezse, yaşam şeklimiz de değişmeyecek...
  Hatta Türkiye’den gelen mali yardımlar kesilirse daha da kötü olacağız...
  Gerçekleri saklamayalım...
  Türkiye’nin akıtmış olduğu milyarlarca dolara karşın, biz kendi bölgemizi adam edemedik...
  Bazı insanları hayallerinde göremeyecekleri kadar zengin ederken, devletimizi fakirleştirdik...
  Köydeki insanları tarladan sökerek, belediye veya devlet memuru yaptık, böylece üretimi gerilettik...
  Üretim geriledikçe fiyatlar yukarılara çıktı...
  Fiyatlar yukarı çıktıkça hormonlu üretim daha da yaygınlaştı...
  Ver hormonu, topla ürünü!..
  Güneye geçildiği zaman kemerini takan adam kuzeyde aynısını yapmıyorsa...
  Güneyde kırmızı ışık yandığında durmasını bilen adam, kuzeyde tersini yapıyorsa...
  Burada durmak ve kendi kendimizi sorgulamak zorundayız...

  Adam neden böyle yapıyor?..

  Kuzeyde ciddi bir otorite boşluğu olmasaydı bunu yapabilir miydi?..
  Yapamazdı...
  Bir başka örnek verelim...
  Küçük bir köyde 60 kişi yerine 120 kişi istihdam eden ve 3 aydan beri maaş ödeyemeyen bir belediye, çözüm olduğu zaman parayı nereden bulacak?..
  Juncker’den mi para isteyecek, yoksa Anastasiadis’ten mi?..
  Bilelim ki para isteyen hava alacak...
 Avrupa’da kimse kimseye bedavadan para vermez...
  Çalışıp, üretecek ve kazanacaksınız...
  Bırak tarlayı, git belediye veya devlet kapısına derseniz olmayacak...
  Çözüm olduktan sonra da hiçbir şey değişmeyecek...
  Öyleyse ne yapmalı?..
  Bugünden tezi yok tedbirler yıldırım hızıyla alınmalı...
  Şişmiş, patlamış kurum ve kuruluşlarda yeniden düzenleme yapılmalı...
  Devletin kullandığı çoğu bakımsızlıktan dökülen Resmi Hizmet Araçları’nın tümü satılmalı...
  Hizmet veremez duruma gelen Toprak Ürünleri ve Karayolları gibi kuruluşlar kapatılmalı...
   Kooperatif Merkez Bankası’nın tüm kuruluşları gerçek sahibine, yani üreticiye verilmeli…
  Sağlıkta ve eğitimde tam güne geçilmeli...
  Vergi denetimi sağlanmalı...
  Yerel yönetimlerle ilgili reform yapılmalı ve sayıları azaltılmalıdır…
  Memleket artık hizmet bekliyor...
  Kaybedecek zamanımız kalmadı...

YORUM EKLE

banner608

banner473