banner564

Ayak oyunları ve kaotik darbe tezgâhları

 Ekonomik krizin derinleştiği ve dış politikada pek çok sorunun yaşandığı günümüzde insanları ve toplumu siyasi kaosların içine sokmak için Türkiye’de ve bizde özel gayretler var.
Türkiye'de yerel seçimler oldu. Ancak özellikle İstanbul seçimi çok tartışmalı süreçlere girdi.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, gergin geçen yerel seçimler sonrası önemli bir vurgu yaptı. “Demiri soğutmak gerekir “ dedi. Bu ifade,  kamplaşma ve gerginlik getiren ortamdan sonra toplumsal diyalog ve ortak demokratik değerler üretmeye yönelik yeni adımlar için önemli bir mesajdı.
Bu mesaj elbette ki iktidar ve muhalefet tarafından değerlendirilecek ve yeni ve farklı adımlar gelişmesine yol açabilecekti.
Ancak şehit cenazesine katılan CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'na yönelik olarak resmen bir linç girişimi tezgâhlandı. Bu tezgah, toplumsal gerilimin yumuşamaya değil, aksine çatışmaya dönük tırmanmasını arzulayan odakların tezgahından başka bir şey değildir. 
Yani toplumsal iç barışını demokratik değerler zemininde geliştirmek zorunda olan Türkiye'ye yönelik bu linç adımı;  bu temelin oluşmaması için geliştirilen bir tezgâhtan başka bir şey değildir.  

Kıbrıs’ta ise hükümet darbesi...
Türkiye’de bunlar yaşanırken bizde de çok ilginç gelişmeler yaşanmaktadır. Başbakan Sayın Tufan Erhürman başkanlığındaki 4'lü koalisyonun bir siyasi darbe ile yıkılması için resmen organize siyasi psikolojik hareket yapılmaktadır. Sistemli bir şekilde ay sonuna, hafta başına, Cuma gününe kadar hükümet yıkılacak iddiaları üzerinden toplum içinde bir kampanya yürütülmektedir.
En ilginci ise Ana Muhalefet Partisinin Başkanının Ankara ziyaretinde yaşanmaktadır. Evet, siyasi partiler, Türkiye Hükümeti ve TBMM'sinde temsil edilen veya edilmeyen siyasi partilerle görüşmeli ve temas içinde olmalıdır. Bu güzel ve önemli bir olaydır.
Ancak bu ziyaretler özellikle Ana Muhalefet Partisinin Ankara ziyareti gibi olur ve olayda Hükümeti düşürüp, ”Yerine ben geçeceğim”  hesabının aracısı yapılırsa, işte o zaman iş tam bir kaosa girer. 
Kıbrıs sorununda ve bölgede bin bir çeşit olayın yaşandığı. Ekonomik krizin ciddi olumsuzluklara yol açtığı bir ortamda Kıbrıs’ta, Hükümet olmak için, bir hükümeti ayak oyunları ile Ankara üzerinden düşürmek. Buna dayanarak hükümet olmak gayreti, bu zor zamanlarda bu topraklarda bölünme ve toplumsal dağınıklığın gelişmesinin sağlar. 
Hele bu ayak oyunu, basında yer alan kimi yorumlarda ifade edildiği gibi Eşel Mobil’in kaldırılması ve demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanması hedeflerine talip olmakla ilişkilendirilirse, işte o zaman bu ülkenin ve toplumun geleceğine dönük büyük bir darbe daha da gelişir.

Yaşadım ve yaşadık… 
Bunu ben bizzat yaşadım. 2007'de dünya ekonomik krizi kendini gösterdiğinde alınabilecek tedbirler konusunda biz kendi çalışmamızı yaptık. Ancak o dönem Sayın Cemil Çiçek, bize daha sonra uygulanmasına karşın ciddi bir gelişme getirmediğini yaşadığımız bir paket önerdi.
Kendisine bunun ülkeye uygun olmadığını söyledik. O ise bize “Bunu kabul etmezseniz bilin ki bunu kabul edecek olan hükümet sizin yerinize bulunur” dedi. Kendisine biz yanlış gördüğümüz bu düzenlemeyi kabul edemeyiz dedik.
Bu nedenle Sayın Derviş Eroğlu liderliğindeki hükümet için elden geleni yaptılar. O paketi kabul edecek ve uygulayacak olan hükümet kurduklarına sevindiler. Ama bir güzel oyuna geldiler. Türkiye desteği ile iş başına gelen Sayın Eroğlu,  imzaladığı o paketi uygulamadı ve arkasından da Cumhurbaşkanı seçilince o pakete karşı durdu.
Paketi rahmetli Sayın İrsen Küçük’ün kucağına attı. Ona karşı da muhalefet yaptı. Bu yaşananlardan hala ders almayan UBP liderliği, Sayın Hüseyin Özgürgün’ü de tertipledikten sonra şimdi yine Ankara kulislerinde hükümet olmaya çalışıyor.
Bu aşamada Ankara eli ile Kıbrıs’ta Hükümet düşürmek ve yenisini kurmak, gelecek için bir kaos üretim işi olur. Türkiye, Kıbrıs Türk Toplumu ilişkilerini daha da zora sokar. 
Bunun benzerini 1996'da Refah Yol Hükümeti CTP-DP hükümetini AB'yi savunan partiyi hükümetten uzaklaştırmak için 250 milyon Dolarlık ekonomik destek paketi eşliğinde yaptı. UBP-DP Hükümetinin kurtulmasının ebesi oldu. Ama ne acıdır ki bu onlara karşı olan 28 Şubat Darbesini getirdi. Biz o zaman o darbeye de karşı çıkmıştık. Ama Kıbrıs’ta darbe ile iş başına gelen o büyük parti de darbenin savunucusu olmuştu.
Ama bu olay kimseye bir fayda getirmedi. 1998-2003 arası hem bizim, hem de Türkiye’nin çeşit çeşit felaketin yaşandığı dönem oldu.
Esas olan demokratik birlik ve bu temeldeki iç barıştır. Darbeler, kaoslar ve ayak oyunları ile hükümet olmalar kimseye yaramaz. 

YORUM EKLE

banner471

banner474