banner564

Ayranı yok içmeye

   Uzun yıllar bu ülkede gerçekler hiç tartışılmadı...
   Mahalle toplantılarında hemen her şeyi eleştirsek de ciddi toplantılarda, ekranda ve gazete sayfalarında gerçeklerden kaçınıyoruz…
   Niye böyle?..
   Baskı ve çıkar korkusu…
   İşte; bunca olanağa karşın ülkenin dibe vurmasının ana nedeni budur…
   Üretimi gittikçe azalan, yolları çöken, sağlık sistemi komaya giren bir ülkede, o kadar anormal harcamalar var ki; bunları masaya yatıran ve önlem alan olmadı…
   Tam tersi batmış işletmelere ve kurumlara daha çok pay ayrıldı…
   Bunlardan bir tanesi devletin ‘medya’ politikasıdır…
   Bir devlet televizyonu kuracaksınız ve bu televizyona 500’den fazla istihdam yapacaksınız…
   Çoğu personelin adını ve ne iş yaptığını bilmeyeceksiniz…
   Her iktidar değişiminde programcıları, habercileri değiştireceksiniz…
   Bir kanal yetmedi, ikincisini, o da yetmedi üçüncüsünü açacaksınız…
   Ve hiç kimse çıkıp da size “Ne yapıyorsun arkadaş, senin etin ne, budun ne?.. Zengin Avrupa ülkelerinde bile 3 kanal yok da sen ne yapmaya açıyorsun?” demeyecek…
   İnsanlar bariyersiz yollarda ölürken, sen sadece bu kuruma yılda 120 milyon lira vereceksin…
   Uydu giderlerini ayrıca ödeyeceksin…
   İkide bir TRT’den de teknik yardım alacaksın…
   Hatta TRT’ye stüdyo yaptıracaksın…
   Gün gelecek, iktidardaki siyasi partinin çarpık ideolojisine göre şanlı mücadelemize hakaret eden; gerçekleri ters yüz eden programlar yayınlatacaksın…
   Bunun adına da ‘devrimcilik’ diyeceksin…
   Sosyalizmden, halkçılıktan söz edeceksin…
   Dünyanın neresinde kendi halkına hakaret eden, kendi halkının mücadelesini inkar eden bir devlet kurumu vardır?..
   Bir tane örnek gösterin bakalım…
   Gösteremezsiniz…
   Ve yıllarca yalan, yanlış bir siyaset anlayışıyla bu ülkeyi yerin dibine gömdünüz…
   Şimdi son çırpınışlar başladı…
   “Tek çare çözüm… Çözüm olmazsa biteriz, yok oluruz” hikâyesi…
   Öyle mi?..
   Çözüme karşı çıkan insanımız yok denecek kadar azdır…
   Ama bu şekilde mi gideceğiz çözüme?..
   Bu şekilde çözüme gitmemiz halinde başımıza nelerin geleceğini biliyor muyuz?..
   Hiçbir şey bilmiyoruz… 
   Özeleştiri yapmaktan kaçınıyoruz…
   Temelsiz görüşlerle, sahte politikalarla halkın geleceğiyle oynuyoruz…
   Sadece BRT’ye yılda 120 milyon, Türk Ajansı’na 9 milyon, Yayın Yüksek Kurulu’na 2 milyon lira aktarıyoruz…
   Ama yol yapımına, hastaneye, okullara kaynak bulamıyoruz…
   Birisi çıkıp da size “İki yıllığına partilere yardımı kesip, yollara harcayalım” dediği zaman, koro halinde “olmaz, olmaza” geçiyorsunuz…
   Olur, olur; hem de bal gibi olur…
   Yeter ki cesaret ve kararlılık olsun…

YORUM EKLE

banner608

banner473