banner564

Barış, Demokrasi ve Darbe

Bugün 1974 Mutlu Barış Harekâtı’nın yıl dönümü. Acılar çeken bir ulusun, acıdan, gözyaşından, silahların gölgesinden kurtulduğu o kutlu günü yaşayanlar elbette bize göre daha farklı hissediyor olacaktır bugün.
Çünkü onlar o korku dolu anları iliklerine kadar yaşadılar.
Şimdiki yeni nesilde geçtiğimiz Cuma akşamı olanları bir ömür boyu unutmayacaklar. Tıpkı Kaan Berk Akyüz’ün 17 Temmuz’da çizdiği resim gibi…
Kaan benim yeğenim. Türkiye’den ailesi ile birlikte Kıbrıs’a tatile gelmişti. Hain Darbenin olduğu akşam Girne limanda güzel vakit geçiriyorduk. Haberi alınca otele döndük, otel odasında gelişmeleri oda bizimle birlikte televizyon ekranından endişe ile izlemek zorunda kaldı. Tatilden eve giderken de bana bu resmi bıraktı.
Kaan kendi dünyasında hissettiklerini bakın nasıl kaleme almış? 
Kısacası biz ve çocuklar o karanlık geceyi o korkuyu iliklerimize kadar hissettik. Demokrasinin, Barışın ve Özgürlüğün ne demek olduğunu bir kez daha anladık. Anlamayanlar için; 
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramınız kutlu olsun… 

Birisi olanları anlatsın
14 Temmuz’da sabah saat 02.18’de Yavuz Çıkarma Plajı açıklarında başlayan rekor denemesi bu sabaha karşı bitti.
Guiness Rekorlar Kitabı’na giren ilk ve tek Türk sualtı sporcusu Cem Karabay’ın yenidünya rekoru denemesi devam ederken Türkiye’de darbe oldu.
Yüzden fazla kişi yaşamını yitirirken binden fazla kişi yaralandı. Ve on binleri bulan göz altıları ve bir o kadarda görevden uzaklaştırma.
Meclis bombalandı, köprüler tutuldu. Komuta kademesi gözaltına alındı. 142 saatte Türkiye öyle şeyler yaşadı ki Cem Karabay’ın su altında kırdığı rekoru biz karada çoktan kırdık bile. Hem de hayatta kalarak… 

MESAJLAR
Mustafa AKINCI: DİSİ Milletvekilinin darbe gecesi ile ilgili yorumlarına ne demeli? Bugün ki törenler sırasında kendisine bir mesajınız olacak mı? 
Dr. Sibel SİBER: Türkiye’deki darbe girişimi sırasında bombalanan mecliste vekiller sığınaklara inmiş ve bombalardan kurtulmuştu. Bizde böyle bir durum olsa vekiller ne yapacak?
Serdar DENKTAŞ: Kadim dostunuz Tuğrul Bey bugün sabah Ada’ya geliyormuş. Şu medya destek paketini kendisi ile görüştükten sonra mı açıklayacaksınız? 
Serhat ÖZÇELİK: Hayırdır bir anda sizde bir imaj değişikliği oluvermiş. Aksakallı amcalara dönmüşsünüz. Yoksa vakit bulup berbere mi gidemediniz. 
Nalan NAZLI: İkiz torunlarınız biraz acele edip dünyaya merhaba demişler. Hadi gözünüz aydın. Allah analı babalı dedeli nineli büyütmeyi nasip etsin. 
İsmet YAZICI: Tavlada Mustafa Pit’i öyle bir yenmişsiniz ki İngiltere’ye dönüp tavla dersleri almaya karar vermiş. Keşke Sarayönü’ne gelseydi, biz bedava ders verirdik kendisine. 
Mehmet HARMANCI: Nihayet Başkentliler içilebilir kalitede suya kavuştular. Dün bir Lefkoşalı aradı ve mübarek günlerde susuz kaldığı için tüm vebali size yıktığını söyledi. Bizden iletmesi. 
Gürsel SELENGE: Doğum gününüz kutlu ve mutlu olsun. Tatil gününe geldiği için pasta yiyemedik ama yarın kısmetse doğum günü pastanızdan isteriz. 
Sıdıka ATALAY: Son gelişmeleri izledikten sonra bugün Ada’ya gelmeye karar vermişsiniz. Umarız en kısa sürede bu belirsizlik ortamı dağılır ve yabancı yatırımcılar gelmeye devam eder ülkeye. 
Aybars KARAATMACA: Geçen akşam Atatürk Havalimanı’ndan KKTC’ye gelebilmek için ecel terleri dökmüşsünüz. Zor günlerden geçiyoruz tedbirli olmakta fayda var. 
Samiye YÜRÜN: Çok geçmiş olsun, ufak bir rahatsızlık geçirince soluğu hastanede almışsınız. Neyse tekrardan geçmiş olsun, iyi bakın kendinize. 
Ayten DENİZ: Deniz Plaza yıllar sonra Girne Caddesi üzerindeki dükkâna geri dönüyormuş. Ve böylece bir efsane daha yaşam bulacak sayenizde. 
Ali BİZDEN: Son günlerde nazara geldiniz her halde. Önce elinizi yaktınız sonra parmağınızı kırdınız. Bence en kısa sürede bir Lefke yolu gözüktü size. 
Cem KARABAY: Siz su altına daldıktan sonra suyun üstünde neler neler oldu bir bilseniz. Duyunca keşke bir müddet daha suyun altında kalsaydım diyeceksinizdir her halde. 
Sefa KARAHASAN: Twitter sizin hesabı artık onaylamış. Mavi işareti koyunca sizin hesap artık resmileşmiş. Hadi hayırlısı… 

GÜNÜN SÖZÜ
“Sevgili gençler, bir devletin sahibisiniz. Bu devlete sahip çıkmak sizin boynunuzun borcudur. Size bu devleti veren anne ve babalarınıza, ağabeylerinize bütün büyüklerinize ve Anavatana şükran borcunuz vardır. Şehitlerimize, gazilerimize, malul gazilerimize şükran borcunuz vardır. Bunu bilerek çalışınız ve yaşayınız. Devlete sahip çıkmanın gururuyla yaşayınız. Çünkü devletsiz insan, başı yerde gezmeye, el açmaya mahkûmdur. Ne kadar zengin olsa, devleti yoksa bayrağı yoksa başkasının kuludur, kölesidir demektir. Ona el açmaya mahkûmdur. Bu nedenle bugün verilmekte olan mücadeleyi muhakkak iyi değerlendiriniz.”
Rauf Raif DENKTAŞ (20 Temmuz kutlamaları 2002)
YORUM EKLE

banner608

banner474