banner564

Başkanlık sistemi! 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine her geçen gün biraz daha yakınlaşıyoruz, haliyle seçim propagandalarında kullanılan ifadeler de giderek sertleşmeye başladı. 
Politikada sertleşme zaman zaman kaçınılmaz olmasına rağmen bana göre ilkelliktir. 
Hangi görüş ve düşünce söz konusu olursa olsun böylesine sorunlarla yüklü şu küçük toplumda sertleşmeye hatta hakarete varan söylemlere gerek var mıdır?
Hata var olan sistemde, sistemi neden değiştirmiyoruz?
Rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanımızın var olduğu günlerden başlayarak başkanlık sisteminin kaçınılmaz olduğunu hep ifade ettim.
O günlerde bana “Diktatörlüğü çağrıştırıyorsun” dediler!
İçinde bulunduğumuz zamana bakın. 
Bana göre köklü işlevi olmayan, ya da belli kalıpların içinde kısılıp kalan bir makama kim seçilecek kavgası boşuna zaman israfı değil midir?
Bugüne kadar rahmetli kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın ilk dönemleri hariç, görüşmecilik dışında toplum meselelerine odaklanan Cumhurbaşkanı oldu mu?
Aylarca bazen yıllarca ikili görüşmeler kesildi, akamete uğradı. Kapris yapan Rum liderlerin masaya dönmesini bekledik. 
Hatta bazen görüşmelerin başlatılması adına aracılar koyduk, yalvar yakar pozisyonlara bile girdik. 
Gereksiz olduğumuz imajını kapatmaya çalıştık!
Bu süreler içinde topumun temel sorunlarına dönük olarak Cumhurbaşkanları ne yaptı?
Ana menüsü toplumlar arası görüşmeler olan bir makamın her dönemde ortaya koyduğu ve savunduğu başlıklar bellidir.
Siyasal eşitlik, iki kurucu devletin varlığı, dönüşümlü başkanlık ve garantörlükler. 
Bu başlıkların Güney Kıbrıs ve Yunanistan tarafından asla benimsenmeyeceği, kabul görmeyeceği de yıllardan beridir bilinen bir gerçek.
Ve bu başlıkları savunurken tek güvencemiz Türkiye’dir, mücadele Türkiye ile yürütülmektedir.
Bunun dışına çıkmak, bunlardan birinden bile vazgeçmek temsil ettiği yapının berhava olması anlamını taşımaz mı? 
Yarım asırdır verilen mücadeleyi inkara yeltenmek olmaz mı?
Nitekim Crans Montana’da anlaşılmaz bir bonkörlükte bulunan Cumhurbaşkanı muhataplarından hiçbir karşılık beklemeden, sonradan “geri çekildi” dense de toprak tavizi içeren haritayı masaya koymakla o güne kadar Türkiye ile var olan uyumun temelden sarsılmasına neden oldu.
Alınganlıklar sayesinde uçurum giderek büyüdü, bugünkü şekle dönüştü.
Halbuki var olan sistemdeki bir Cumhurbaşkanlığı makamı Anayasanın öngördüğü görevler yanında Türkiye ile olan münasebetleri de en iyi noktada tutmak mecburiyetindedir.
Çünkü tek dayandığımız güç, Türkiye’dir!
Ayrıca hatırı sayılır oranlarda bütçesi olan böyle bir makamın işlevinin daha da yoğun olması, sadece ikili görüşmelerle sınırlı tutulmaması, toplumsal her başlıkla ilgili olması gerekmez mi?
Bu yolla devlet yapısının siyasetin elinde oyuncak olması da önlenmiş olmayacak mı? 
Bunun da tek yolu yıllardır ağızlarda sakız olan ama bir türlü hayat bulamayan başkanlık sisteminin hayat bulması zamanı gelip te geçmiştir bile!
Cumhurbaşkanlığı seçimleri fırsat olmalı, başkanlık sistemi halkın önüne konmalıdır!

YORUM EKLE

banner608

banner474