banner564

“ Batsın Bu Devlet” 

 Siyasetin çözümsüz kalması, yaşamın içinde önemli tıkanmalara yol açar. Çözümsüz kalmak, yalnızca belli toplumsal konularda vizyon eksikliği veya beceriksizlikle izah edilemez.
Böyle bir hal, yani vizyon eksikliği veya beceriksizlik, sonuç itibari ile toplumsal dinamik içinde, “ dipten gelen dalga  “ gibi, bir başka dinamik ile aşılır.
Ancak bizim yaşadığımız tıkanıklık ve çözümsüzlük, yaşamı olumsuz etkileyen ana sorunlarda kendimizi, çare yaratıcı olarak görmemekten kaynaklanmaktadır.
Ekonomiyi, toplumsal yaşamı olumsuz etkileyen önemli alanlarda, örneğin döviz krizinin yol açtığı negatif gelişme ile ilgili olarak:  “ bir şey yapamayız” ifadesi,  çaresizliğin, her şeye boyun eğmenin ve ciddi olarak yabancılaşmanın başlamasına yol açmaktadır.
Unutamam bankalar krizinde yaşadığımızı.
Bankalar krizi olduğunda ve insanlar mevduatlarını kaybettiklerinde de aynı olguyu yaşamıştık.
Tepkiler başladığında ve mudiler ilk protesto gösterisi için Kuğulu Parkta toplanıp, Saray Önüne doğru yürüyüşe geçtiklerinde, destek için orada idik.
Yürüyüş kolunda bulunan ismini vermek istemediğim birçok milliyetçi kadın ve eşi yanıma geldi. Bana “ Ferdi Bey, TV’de konuyu konuşurken, nedeni iyi izah ettiniz. Ama çıkış yolu olarak, toplumsal ortak paydayı yakalamak gerektiğini ve devlet imkânları ve Türkiye desteği ile bunu aşmak gerektiğini söylediniz. Zaman bu,  acı üstünden siyaset yapmak değil, ortak paydayı bulmaktadır dediniz. Ben sana söylerim, böyle iş olmaz; bu devlet, devlet olmaz, batsın bu devlet, biz bunu yıkmalıyız. Siz ortak payda arıyorsunuz” dedi.
Bunu söyledikten sonra sinir krizi geçirdi ve “batsın bu devlet “ diye haykırarak kendini yerlere attı.
Ayni kişiler,  meşhur Meclis Baskınında da en önünde idiler. Onlarla o zor anda da, Meclis içinde tartışmış ve olayın daha ileri ve vahim noktalara gitmemesi için elimizden geleni yapmıştık.
Daha sonra siyaset kurumu, Meclisten akıl ve sağduyu ile Bankalar Yasası, Merkez Bankası Yasalarını oybirliği ile çıkarttı. Toplumsal ortak aklı tetikleyerek, Türkiye’nin de desteğini bu ortaklığın yanına katma becerisi ile o kriz aşıldı.
Sonra Yine Vatan Haini Olmanın “Dayanılmaz Hafifliği”..
Daha sonra, o bankalar krizinde toplumsal ortak aklı ve devletin bu vizyona sahip olması ile bu sorunu aşabileceğimizi söylemem üzerine, bana tepki gösteren ve “ batsın bu devlet” diye haykıran o milliyetçi ve devletçi kadın ve çevresi; toplumun gündemine gelen Annan Planı konusunda bana ve arkadaşlarıma ve bunu savunan herkese, “ vatan haini ve devlet düşmanları” diye gece gündüz yine hakaret etmeye ve küfretmeye devam etti. İçin için hep güldüm.
Bu haller ve değişkenlikleri normal olarak tanımlayabilirsiniz. Ancak burada çok yalın bir gerçek var. Eğer siyaset, kendini böyle çok önemli bir temel konuda çaresiz ilan ederse, o zaman o kadının hali tüm topluma sirayet eder ve yıkıcı kaotik durumlara yol açar.
Hele çözülmemiş bir Kıbrıs sorunu gibi temel sorununuz varsa.
Döviz Krizi ve Ortak Akıl...
Bu yüzden kimse,  döviz krizinin yakıp kavurduğu insanların, artık sokak eylemler ile değil, ama sosyal medya üzerinden,  tıpkı o kadın gibi, “ batsın bu devlet” diye haykırmalarını yadırgamasın.
Ama bu haykırışların olduğu zamanda ve yaşamın bu ciddi bunalımı içinde, siyasi güçler, toplumun ortak aklını üretmeyi öne alacaklarına; bu acıdan, siyasi  “bal”  çıkartmayı gündemlerinin önüne korlarsa, yalnız devlet değil, toplumu tutan zincirin halkaları parçalanır.
Hele siyaset kurumu bu zor zamanda, “çare yok “ anlayışına ulaşırsa, iş tam bir kaosa döner.
Örneğin hükümet, gerek akaryakıt fiyatları, gerekse süt konusunda, kriz içinde, toplumun yanığının daha da acıtmaması için, kısmi bir merhem sürdü. Ne acı ki bunun önemini kimse ele almıyor. Çünkü yanık büyük ve acı kısmi azaltmayı görmemeyi getiriyor.
Evet, çare şudur diye akıl hocalığı yapmaya gerek yok. 
Ama çare arayışı için boyun eğmemeye ihtiyaç var. Bu yüzden en aykırı görüşleri dahi, elinizle itmeden, tartışmayı tetiklemeniz ve bunun içinden ortak aklı geliştirmeniz gerekir.
Açıktır, ilk yapılması gereken, tüm dolaylı vergileri ve harçları ciddi şekilde aşağıya çekmektir. Ama devletin ihtiyaçları için gereken kaynak başka yerden gelemez. 
Bu yüzden ortak aklı üreterek, tıpkı bankalar krizinde olduğu gibi, toplumsal ortak akılla, Türkiye ile görüşmek ve desteğin bu temelde alınmasına, toplum desteği ile gayret göstermek gerekir.
Eğer siz, ortak akla ulaşmaz ve üstüne üstlük” çaresiziz” derseniz; kimse size, kendi gönlü ile üfürmez. Çünkü herkesin kendine göre bir açık, birde gizli ajandası var. Sizin bu yüzden, stratejik öneminizin de bilinci içinde, ortak akla dayalı toplumsal sentezi üretmeniz ve bu zeminde girişim yapmanız gerekir. 

YORUM EKLE

banner608

banner473