Bayan Lute, bugün iki liderle görüşmeleriniz olacak…
   Bunun ardından Şubat ayında 5’li konferansa gidilmesi ve iyi sonuçların alınması en büyük dileğimizdir…
  Özellikle dünyayı olumsuz yönde etkileyen Covid-19 salgını sonrasında, insanlar arasında çatışma yerine barışık yaşama ve birlikte başarma kültürünün ön plana çıkmasını istiyoruz…
   Bunun için de cennetten bir parça olan ülkemizde yarım asrı aşkın bir zamandır devam eden uzlaşmazlığın ve bölünmüşlüğün son bulması için herkesin yoğun çaba harcamasını diliyoruz…
   Fakat; iki toplumun yeniden bir araya gelmesi ve Kıbrıs sorununun tam anlamıyla çözümü öncesinde yapılması gereken işler vardır…
   Bunların başında ‘güvensizliği’ ortadan kaldırmak geliyor…
   Güvensizliği ortadan kaldırabilmek için iki toplumun ortak projelerde buluşması; ekonomik ve sosyal etkinliklerin artırılması kaçınılmazdır…
   Ne var ki; Kıbrıslı Rumların eğitim sistemi, kilisenin müdahalesi ve bir terör örgütünün parlamentoya kadar girmesi beklentilerimizin önündeki engellerdir…
   Peki bu engeller bertaraf edilemez mi?..
   Niyet varsa edilebilir…
   Kıbrıs sorununun çözümü konusunda sürekli ‘AB kurallarından’ söz eden Sayın Anastasiadis’in, diğer yandan kendi ülkesinde bir toplumun, diğer topluma karşı ırkçı davranışlarını yasaklaması gerekmez mi?..
   AB’nin bu konuda etkili bir güç kullanmaması da Kıbrıslı Türkler açısından endişe verici ve güven sarsıcıdır…

Lefkoşa Havaalanının açılması

   Bayan Lute…
   Güven Artırıcı Önlemler çerçevesinde ünlü hukukçu Ahilleas Dimitriadis’in bir süre önce ortaya attığı müthiş bir öneri vardı…
   Bu öneri; 1974’ten beri kullanılmaz halde olan Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nın, pandemi hastanesine dönüştürülmesi ve iki toplumun ortaklaşa kullanımına verilmesini içeriyordu…
   Ne yazık ki; Rum liderliği Dimitriadis’in önerisine yanıt dahi vermedi…
   Kıbrıs Türk toplumu liderliği de bunu görmezden geldi ve tepkisiz kaldı…
   Halbuki; atıl vaziyetteki havaalanının pandemi hastanesi olarak faaliyete geçirilmesi iki toplumu yakınlaştırma açısından müthiş bir öneriydi…
   Bu konuyu her iki liderle ele almanızı bekliyoruz…
   Benzeri bir adım ise aşı konusunda atılmalıdır…
   AB’nin, Kıbrıs için ayırdığı kontenjan çerçevesinde tüm Kıbrıslı Türklerin de aşılanma programına dahil edilmesini ve bu uygulamanın bir an önce başlatılmasını bekliyoruz…
   Tüm bölgelerde geçiş kapılarına seyyar aşı merkezlerinin kurulması halinde, bu konuda hızlı ilerleme sağlayabiliriz…

Zor bir görev

   Bayan Lute;
   Sizden önce çok sayıda özel temsilci Kıbrıs sorununu çözmek için çaba harcadı ama başarılı olamadı…
   Her defasında “bu kez son deneme” dendiği halde müzakerelerin sonu da gelmedi…
   Sorunun çözümsüz kalmasının, her iki toplumu da olumsuz yönde etkilediği bir gerçektir…
   Parmağımızın arkasına saklanamayız…
   Sorun çözümsüz kaldığı sürece, binlerce mülk sahibinin yarım asırlık hayali gerçekleşemeyecek…
   Kıbrıs adası turizmde, inşaat sektörü ve diğer alanlarda hak ettiği başarıyı gösteremeyecek…
   Her iki toplumda silahlanma yarışı devam edecek…
   Bu çerçevede 17 yaşındaki ‘çocuklar’ ağır silahlar altında ‘karşısındaki düşmanı yok etme’ andı içecek…
   Halbuki; sorunu çözmek için bugün önümüzde müthiş bir fırsat vardır…
   Sadece doğal gaz fırsatı değil…
   “Hedefimiz Avrupa ile bütünleşmektir” diyen bir Türkiye lideri vardır ve Kıbrıs konusunda her zaman bir adım önde siyaseti ile adadaki sorunun çözümüne büyük katkı sağladığı BM Genel Sekreteri’nin de bilgisindedir…  
   Öyleyse; bu fırsatların yitirilmemesi için yoğun bir çaba harcanmalıdır…
   Fırsatların yitirilmesi halinde ise, iki toplumun her alanda serbest hareket edebilmesine olanak sağlanmalıdır…
   Önceliğimiz kalıcı, sağlam bir çözümdür…
   Olmuyorsa; ambargosuz bir yaşam…
   Başarılı olmanızı diliyoruz…