banner564

‘Bayram benim neyime’ demeden…

Bayramların insanlarımızın yaşamlarında önemli izleri vardır. Değişen koşullarda eskinin adet ve geleneklerini bulmak kolay değildir. Ancak eskinin yerini alan yaşam tarzlarının, insani yanının eksikliğini de sorgulamak gerekir. Bakın, son 15 – 20 yılda, önce sınırlı başlayan, ama daha sonra çok gelişen bir şey olmuştu. İnsanlar, bayramı yalnızca bir tatil olarak değerlendirmeye başlamışlardı. Bayramı; ailenin, dostların, arkadaşların en geniş olarak buluşup kutlaması yerine, ya çekirdek aile veya kendi başına tatil yapma olarak değerlendirmeye başlamışlardı. 
Bu o denli etkin olmuştu ki kimi kamu reklamları, tatil yerine, aile büyüklerine bayram ziyaretini teşvik etmek için yayınlanmaya dahi başlamıştı.
Şimdi Corona nedeni ile yurt içi ve dışı seyahat ve tatil gündeme gelemedi. Ama aynı zamanda Corona nedeni ile aile, eş dost ziyaret ve bayramlaşması da sağlık endişesi ile gündeme sağlıklı olarak giremedi. Tokalaşmak, sarılmak, el öpmek, öpüşmek mümkün olamıyor. Sosyal mesafe, maske de işin olmazsa olmazı oldu. Yalnız bu mu? 
Sağlık endişesi kadar, ekonomik endişeler de ortalığı sardı. İşsizlik, devletin verdiği 1500 TL ile geçinmek. Gün işleyip, gün yiyen insanların hayır kurumları, Sivil Toplum Örgütleri, duyarlı insanların hazırladığı bir kısım temel gıda paketleri ile geçinmek durumuna düşmesi. 
Yalnız bu mu? Kapanan işyerleri. Maaşları kesilen çalışanlar, borcunu, harcını düşünen insanlar. İşini kaybetme endişesinde olan çalışanlarla, işyerini kaybetme endişesine giren işverenler. Herkeste bir gelecek kaygısı ve bunun yol açtığı ciddi bir huzursuzluk.
Bayramda açılan iş yerleri, bırakın eski satış düzeyini yakalamayı, onun yanına dahi yaklaşamadı. Bunun yol açtığı dert ve maraz az sorun mu? Bayrama bunlarla girildi. Pek çok belirsizlik de cabası. Üstelik bu yalnız bize özgü değil. Örneğin Diyalog gazetesi, Güneydeki Esnaf Örgütü’nün, Kıbrıslı Rum esnafın Corona öncesindeki kapasitenin % 30’una düşmesi gerçeğinin endişesini yansıttığı bildirisini yayınladı.
Kısacası bu bayram, bizim için çok kötü. Ama bu yalnız bize özgü değil. Evrensel bir durum.
Fakat bütün bunlara karşın ulusal ve devletlerarası çatışma ile silahlanma yarışı ve gerilim hız kesmiyor. Tüm bunlara karşın yine de bayramımız kutlu olsun. Ama bütün bunlar bize, “Yurtta ve dünyada barış” ilkesinin önemini yeniden hatırlatmalı. Üretim, sosyal adalet ile hukuk devleti ilkelerini yeniden ama yeniden değerlendirmek gerektiğini kavratmalıdır.
Bunlarla birlikte, “Bayram benim neyime” demeden, yaşamın her alanında bu zor zamanları aşmaya, yaşadıklarımızdan dersler çıkartıp, daha iyi ve güzele, bıkmadan yol açmaya devam etmeliyiz.
 

YORUM EKLE

banner608

banner474