Cenevre’de gerçekleşecek 5’li konferans öncesinde Avrupa Birliği’nin en güçlüleri Ankara’nın yolunu tuttu…
İngiltere’nin Avrupa Bakanı Wendy Morton da dün adaya geldi…
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Lute ise Pazar günü Kıbrıs’a gelerek, liderlerle bir kez daha görüşecek…
Özetlemek gerekirse; Kıbrıs’ta bir ilerleme olması için yoğun girişimler yapılıyor…
Ve genellikle de baskılar Ankara üzerinde yoğunlaşıyor…
Neden böyle?..
Çünkü; propaganda sanatında dünya lideri olan Rumlar ve Yunanlılar, Kıbrıs sorununun ‘Türk işgalinden (!)’ kaynaklandığı konusunda birçok ülkeyi inandırmış durumda…
Türkiye’yi ‘işgalci’ ve ‘istilacı’ olarak gösterirken, tüm dünyaya bir mesaj veriyorlar:
“Türkiye çekilirse biz Kıbrıslı Türklerle bal gibi yaşarız…”
Haydi kanıtla
Gerçekten öyle mi?..
Türkiye’nin çekilmesi durumunda ‘bal gibi’ yaşayabilecek miyiz?..
Bizim açımızdan bir sorun yok…
Onlara ne topla, ne tüfekle saldıracak tek bir kişi yoktur içimizde…
Fakat; onların ne yapacağını bilemiyoruz…
Terör örgütünü finanse etmeleri, meclise göndermeleri; Kıbrıs’ı kana bulayan Grivas’ın mezarını ziyaret ederek övgü dolu sözler söylemeleri ‘ürkütücü’ ve ‘düşündürücü’ değil midir?..
Evet; perde gerisinde bazı ‘olası uzlaşıları’ tahmin edebiliriz…
Ama sonuca gitmezden önce bazı gerçekleri bir kez daha düşünerek hareket edilmesinde fayda vardır?..
İnsan hakları ihlali
Güneydeki mültecilere yaptıklarından söz etmeye gerek yok…
İsteyen araştırır ve gerçekleri öğrenir…
Fakat; ‘yolsuzluk’, ‘kaçakçılık’ gibi suçlardan aranan bazı Uzakdoğulu zenginlere para karşılığında ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ vatandaşlığı veren AB üyesi ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’, neden Kıbrıslı Türk’le evli olan Türk vatandaşlarına ambargo uyguluyor?..
Neden onlara ‘hakları olduğu halde’ vatandaşlık vermiyor?..
İyice düşünelim…
Cenevre öncesinde Türkiye’ye ve bizlere karşı ufacık bir iyi niyet jesti yapıldığını gören var mıdır?..
Daha dün; doktor randevusu olduğu halde Kıbrıslı Türk’le evli, iki çocuk sahibi bir insana güneye geçiş izni verilmemesini nasıl değerlendirmeliyiz?..
Dostluk gösterisi mi?..
Yoksa faşizmin egemenliği mi?..
AB’nin büyük liderlerine bu soruyu kim soracak?..
Merakla bekliyoruz…
Cenevreye iki ayrı egemen Devlet şartı ile gidecek olan Sayın Cumhurbaşkanımız ve ekibi
Kuzey Kıbrıs’taki statükonun devamını isteyen bir kesimi mutlu edecektir ve Kktc deki mevcut durum dört Beş yıl daha davam edecektir bu da yoksulluk fakirlik ve iflasların devamı denektir, Dünyanın hayır dediği Kıbrıs’ta iki ayrı egemen devleti savunmak Kıbrıslı Türklere çok şeyler kaybettirecektir,