banner564

Bilerek konuşalım

 Dövizdeki yükselişin yarattığı şok etkiden olacak; hemen herkes sosyal medyada görüşlerini aktarıyor, eleştiriyor veya çıkış yolu gösteriyor…

Kuşkusuz Türk Lirası’nın kontrolü bizde değildir…
Türkiye’nin alacağı önlemler, siyasilerin tavırları, dış ilişkiler ve diğer bazı konular bundan sonraki sürecin belirleyicisi olacak…
Dövizdeki yükseliş devam edecek mi bunu kestiremiyoruz…
Yeniden düşüşe geçer mi?..
Ekonomik uzmanlara göre çok uzun bir süre düşüş olmaz…
Öyleyse; yüksek kurun etkisi altında, sıkıntılı bir süreçten geçeceğiz…
Küçük ülkemizde, sıkıntıları hafifletmek, büyük ülkelerden çok daha kolaydır…
Güney Kıbrıs-Yunanistan örneğinde olduğu gibi…
Yunanistan, bundan 5 yıl önce iflas etmişti…
Oradaki iflas, Güney Kıbrıs’ı da peşinden sürükledi…
Bunun ana nedeni, Rum bankalarındaki mevduatların, Yunanistan’a aktarılmasıydı…
Yunan bankaları batınca, otomatikman Rum bankaları da battı…
Rum bankalarının batması, mevduat sahiplerini açlığa sürükledi…
Mevduatların yarısı tıraşlanırken, geriye kalan kısmı için de günlük limitler kondu…

Peki ne yaptılar?

Türkiye’de yaşanan devalüasyonların, banka krizine yol açmasını düşünmek dahi istemiyoruz…
Çünkü böylesi bir durum, hem anayı üzer, hem de yavruyu…
Hepimiz çok ciddi sıkıntılarla yüzleşiriz…
Ancak her türlü olasılığa hazır olmalıyız…
Cepte ne varsa tümünü harcayıp, sonrasında başkalarına muhtaç olmamak için önlem almalıyız…
Rumlar, bankaların iflası ve mevduatların buharlaşması sonrasında çok kötü bir süreçten geçti…
Binlerce işyerinin kapısına kilit vuruldu…
Yaklaşık yüz bin kişi işsiz kaldı…
Rum hükümeti yaşanan bu kriz karşısında seyirci pozisyonuna geçmek yerine; geceli-gündüzlü çalışarak ülkeye para getirmeye çalıştı…
Para getirebilmenin yolu sadece Anavatan’a avuç açmak değildir…
Yabancı yatırımcı çekmek için etkili projeler üretirken, içte ciddi tasarruf önlemleri alınmalıdır…
Rumlar bu konuda oldukça başarılı adımlar attı…
Limanları özelleştirdiler…
Elektrik ve telefonda özelleşme sürecini başlattılar…
Elektrik kısıtlamasına gittiler…
Devlet televizyonunda iki kanaldan birinin kapısına kilit vurdular…
Dıştan hizmet alımını durdurdular…
Üst düzey kamu görevlilerinin yurt dışına seyahat etmelerini yasakladılar…
Sürekli proje üretip AB’den kredi kopardılar…
Sosyal ve kültürel örgütlerin desteği ile fakirlere yardım kampanyası başlattılar…

Potiadis’in binasında gördüklerimiz

Güney Kıbrıs’ta krizin patlak verdiği günlerde, ünlü Rum işadamı Photos Potiadis’le bir görüşmemiz olmuştu…
Yaşı 90’ı aşmış bu işadamı, Annan Planı’na “hayır” kampanyası için Bir milyon Euro harcamıştı…
Bunun ana nedeni ise Carlsberg biralarını kendisine ait şirketin üretmesiydi…
Çözüm olması halinde Efes birası ile rekabet edemeyeceğini düşündüğü için “hayır”a yönelmişti…
Bir diğer gerekçesi ise, Kıbrıslı Türklere ‘siyasi eşitlik’ verilemezdi!..
Bira dışında su ve meyve suyu üretimiyle tanınan bu işadamı, ekonomik kriz döneminde, üretiminin bir kısmını ihtiyaçlı ailelere yönlendirirken, tüm işyerlerinde ‘elektrik tasarrufu’ başlatmıştı…
Binaya girdiğimizde lobi ve sekreterlik bölümü karanlıktı…
Kendi odasına girdiğimiz zaman ise 10 tane lambadan sadece bir tanesi yanıyordu…
“Ülkenizi böylesi tedbirlerle kurtarabilir misiniz?” diye sorduğumuz zaman cevabı aynen şöyleydi:
“Herkes üzerine düşeni yaparsa felaketten kurtuluş daha erken olur…”
Şimdi KKTC’yi yönetenlerin, bu aktardıklarımızdan dersler çıkarmasını bekliyoruz…
Derhal devlet dairelerinde tasarruf tedbirleri başlatılmalı…
Üst kademenin keyfi harcamaları durdurulmalı…
Yurt dışı gezileri ve kutlama törenleri, partiler, davetler iptal edilmeli…
Hala bu çağda bayram tebrik kartı dağıtan ‘devlet kontrolündeki’ üniversite yöneticilerinin tüm savurganlıkları durdurulmalı…
Resmi Hizmet Araçları satışa çıkarılmalı…
Türkiye’den ithal edilen ürünlerden fon ve KDV almaktan vazgeçip piyasa ucuzlatılmalı…
Ülkeye daha çok turist getirebilmek için ciddi adımlar atılmalıdır…
Elektrik faturaları geldikçe kriz geçiren özel sektör zaten tasarruf yapmak zorundadır…
Esas sorun ise kamudaki büyük harcamalardır…
İki hafta önce ‘Tsunami’den söz ediliyordu…
Halbuki Tsunami, geçtiğimiz Cuma günü başladı…
Ne zaman, ne şekilde sona ereceğini kestirmeyiz…
Öyleyse kapı ve pencereleri sağlamlaştırmak zorundayız…
İyi pazarlar… 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Öz
Öz - 6 yıl Önce

Davul sende, Tokmak başkasında. KKTC'nin öz parası olmadan, hiç bir şey olmaz. Yapılması gereken KKTC Lirası basmak için, KKTC merkez bankasına yetki vermek olmalıdır

banner471

banner473