banner564

Binali Bey: Sıfıra sıfır, elde var sıfır

20 Temmuz törenleri geçmiş yıllarda olduğu gibi yine benzer sahnelerle kutlandı. Ve her 20 Temmuz’da dönen kısır muhabbetler bu 20 Temmuz’da da konuşuldu. Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım ile Başbakan Hüseyin Özgürgün ortak basın toplantısı düzenlediler. Toplantıda söylenen onca söz bir tarafa toplantı bittikten sonra Binali Yıldırım’ın Başbakan Özgürgün’e söylediği “Sıfıra sıfır, elde var sıfır”  sözü aslında tüm işin net özetiydi.
Ortak basın toplantısında iki Başbakan da önemli mesajlar verdi. Mesajlar önemliydi önemli olmasına ama yeni bir şey yoktu verilen mesajlarda. Toplantı bittikten sonra Türkiye Başbakanı’nın KKTC Başbakanı’na söylediği “Sıfıra sıfır, elde var sıfır” sözü gelinen nokta açısından manidardır. 
“Sıfıra sıfır, elde var sıfır ”deyimin anlamı: "Hiçbir şey elde edemedik, bütün çalışmalar boşa gitti" anlamında kullanılıyor Türkçe ’de. 
Yarım asır devam eden müzakerelerde hiçbir kazanım yok! Ne bir tanınma ne ambargoların kalkması ne de başka bir şey. 
Ha Rum tarafı bir şey kazandı mı? Kazandı, AB üyesi oldular, Garantileri tartışır noktaya getirdiler, “bir karış toprak vermeyiz”den anlaşma olursa toprak verilmesi de kabul edilebilir noktasına bizi getirdiler. 
Olası başlayacak yeni müzakerelerde bugünden daha kötü bir pozisyonda başlayacağız oyuna. Çünkü kendi ellerimiz ile kırmızı çizgilerimizi kendimiz kaldırdık. En mahrem saydığımız şeyleri tartışır hale getirdik.
Bugün toprak verilmesine evet, garantilerin şartlı kaldırılmasına evet ve askerin adadan gitmesine evet dedik masada. Rum bu hızla giderse önümüzdeki diğer yarım asırda zaten adanın tek hâkimi olmuş olacak. 

Leymosunlu Çavuşoğlu
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu son bir aydır neredeyse Kıbrıslı siyasetçilerle geçiriyor tüm zamanını. Geçen hafta buradaydı, dün yine geldi. Dün akşam Saray’daki 20 Temmuz resepsiyonuna katıldı.
Noldu Tufan nasılsın, o Ersincim ne var ne yok, Demirci bir ara gel bana, Safa yaz bunu da…
Bir baktım Çavuşoğlu bizim politikacılar gibi resepsiyona gelen herkesi birebir yakından tanıyor. Hepsine de ismi ile hitap ediyor ve hepsinin özelde ne iş yaptığından tutun da evdeki çoluk çocuğa kadar...
Sanki Antalyalı değil de Leymosunlu gibi. Saraydaki resepsiyonda seslenmediği kalmadı. Herkesi tanıyor, sadece siyasetçileri de değil, sadece vatandaşı da tanıyor. Selam vere vere protokoldeki yerini alıyor.  

Sarayda eylem
Dün akşamki Saray resepsiyonunda eylem yaptı Barakacı gençler. Gençlerin eylemine müdahale eden polislere de Cumhurbaşkanı müdahale etti. Elbette gençlerin böyle bir ortamda eylem yapması yanlış, elbette bizim çocuklarımıza böyle bir eylem yaptı diye onca kişinin içinde tartaklanması da yanlış. 
Ama esas olan şu, kapıdan nasıl girdi bu çocuklar? O kadar polisin içinden geçip Cumhurbaşkanı’nın önüne kadar nasıl ulaştılar? Esas olan bu sorunun cevabında. Kapıdaki görevli polisler mi işi savsakladı yoksa birileri bu çocukların içeri girmesine göz mü yumdu?

MESAJLAR
Mustafa AKINCI: Cumhurbaşkanlığı’nın 20 Temmuz davetiyeleri eski cumhurbaşkanının heyetine gitmemiş. Hatta bundan önceki davetler için de davet almamışlar. Bir baktırın bakalım neden davetiye göndermiyorlar eski heyetteki görevlilere. 
Dr. Sibel SİBER: Binali Beyi karşılarken giydiğiniz kırmızı ceket, beyaz elbise ile bayrak gibi oldunuz törenlerde.  Tam da böyle bir gün için çok iyi bir tercihti kırmızı ceket. 
Dr. Derviş EROĞLU: Yani dün akşamki resepsiyondan sırf erken çıkıp Galatasaray’ın maçını izlemek istediniz ama keşke resepsiyonda kalsaydınız da o maçı görmeseydiniz daha iyiydi. 
Korgeneral Ömer PAÇ: Ağustos sonu itibari ile terfiler için bugünlerde kulağınız Ankara’dan gelen haberlerdeymiş. İzmir’i sever misiniz?    
Afet ÖZCAFER:  Yazın bu güzel günlerin kıymetini bilin ve sabahları denize gitmeyi ihmal etmeyin. Nasılsa bugünler de gelip geçer ve koşuşturma elbet başlar. 
Özdemir BEROVA:  Salı günü İstanbul’a oradan da Çanakkale’ye geçecekmişsiniz. Ee artık oralara kadar gitmiş iken eski günlerinizi de artık yad edersiniz. 
Burcu DOLMACI: 20 Temmuz’u fırsat bilip soluğu deniz kenarında almışsınız. Sokanlar bir yana sorgozlar öbür yana. Maşallah usta balıkçıları da geçtiniz. 
Tuncer ARİFOĞLU: Gönyeli Yenikent’e taşınmışsınız. Hayırlı ve uğurlu olsun yeni eviniz. En kısa zamanda bir kahvenizi içmeye geleceğiz. 
Biray DELİCEIRMAK: Cumhurbaşkanı’nın temizlik çağrısına uyup bütün evi temizlemişsiniz. Hatta hızınızı alamayıp çamaşır ve bulaşığa da başladığınızı öğrendik. Hayırlı olsun. 
Ahmet TOLGAY: Mahmut Anayasa’nın son kurbanı siz oldunuz. Zira kendisi her ay zaten birini buluyor. Neyse sıranızı savdığınıza göre sorun yok artık. 
‎Merin ATAKAN: Evde küçük bir kaza geçirmişsiniz ve bıçakla elinizi kesmişsiniz. Çok geçmiş olsun, anlaşılan Londra dönüşü nazarlar var üstünüzde. 
Dr. Ferhat ERİŞİR: Kızınız diplomasını almış sizinle birlikte ülkeye gelmiş. E artık kız da mezun olduğuna göre artık bazı işleri onun üzerine yıkıp daha fazla siyaset ile ilgilenebilirsiniz. 
Cihangir Çoşkun KUBİLAY: Saraydaki 20 Temmuz resepsiyonunda Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile olan samimiyetiniz gözlerden kaçmadı. Yakında kendisini ziyarete gidecekmişsiniz. 
Muslu AKGÜNEY: Yani akşamki Cimcom faciasından sonra telefonunuzu sessize alıp erkenden yatağa daldınız ama sosyal medyada yazılanlara da bakmaktan geri kalmadınız. Neyse çok geçmiş olsun. 

GÜNÜN SÖZÜ
"Artık hiç kimse, Türkiye’nin, Kıbrıs Türk halkının ilanihaye çözümsüzlüğün mağduru olarak kalmasına, hiçbir hukuki temeli bulunmayan kısıtlamalara maruz bırakılmasına seyirci olmasını beklememelidir. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da her zaman Kıbrıs Türk'ünün yanında olmaya devam edecek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet'ini desteklemeyi sürdürecek, gerek Kıbrıs Adası'nda gerek doğu Akdeniz'de barış, özgürlük ve istikrar ortamının teminatı olacaktır."
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
YORUM EKLE

banner471

banner473