banner564

Bindiği dalı kesme arzusu!

Bulunduğumuz coğrafyada ABD ve AB menşeli yeni oyunlar tezgahlandığını anlamak için kahin olmaya, ya da başka bir şey olmaya hiç gerek yok.
Daha düne kadar Ruslarla oynaşan Yunanistan, ardından Güney Kıbrıs ta askeri üsler oluşturma hamlesini yapan ABD’nin  bu girişimlerden murat edilen acaba ne ?
Hiçbir şart öngörmeyen ve tamamıyla Türkiye ye dönük tehdit unsuru olarak planlanan gelişmeler ileriki günlerin sıcak geçeceğinin göstergesi niteliğindedir.
Doğrudur, konjonktürün değiştiği ortada!
Kronikleşen Kıbrıs sorununda farklı yaklaşımların ortaya çıkması kaçınılmaz hale getirilmiştir. Rum şımarıklığı, Yunanistan yayılmacılığı karşısında, silahlanma girişimleri hiç te hayra alamet değil!
Bütün bunlar olup biterken Türkiye yaşatılmak istenenlere seyirci mi kalacak?
Elli beş yılı aşkın sürelerden beri Kıbrıs’taki Türk –Rum ihtilafına çözümler aranmaktadır. 
Zaman, zaman “bitti bitiyor” kıvamına getirildiği sanılan uzlaşmazlık çözümü her seferinde adanın tamamının hakimiyetine göz dikmiş Rum ve Yunan açgözlülüğü sayesinde sonuca vardırılamamıştır. 
Annan planı için yapılan referandum sonuçları ve çıkan sonuçların ardından gelen, başta AB ve ABD’nin tavırları uzlaşmazlığın mümkün olamayacağının kanıtıdır.
Türkiye’nin uzlaşma yolunda takınmış olduğu ılımlı yaklaşımlar, “bir adım önde” politikaları, Crans Montana zirvesinin sonuçları bu güne kadar telaffuz edilemeyen “B” alternatifinin ortaya çıkarılmasını adeta zorunlu kıldı!
İki devletli çözüm modeli kimilerine göre Türkiye de gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dönük spekülatif bir yem olarak değerlendiriliyor.
Bana göre değil!
Ancak iki devlete dayalı çözüm modelinin altının doldurulması şart! 
Bu günden başlayarak yeni açılımı tamamlayacak girişimlerin başlatılması lazım.
Uzlaşma masasına iki devlete dayalı çözüm modeli taşınırken, bunda ne denli ciddi olduğumuzu da ortaya koymamız lazım.
Bir anlamda seferberlik içine girilmesi ve devlet olarak tanınma girişimlerinin başlatılması gerekmez mi?
Bilemiyorum, belki de başlatıldı ama girişimler su altında gerçekleştiriliyor.
Bu aşamaya gelindiğinde içimizdeki federasyonculara dönüp bakmak lazım! 
Savundukları savların yanlış olduğunu anlamalarına yardımcı olmak lazım!
Sorarım, Zürih ve Londra anlaşması federasyon temelinde yapılan bir anlaşma değil miydi? Neden yürütülemedi?
Çünkü Rum kesiminin federasyon anlayışı bizimkinden farklı. Rumlar mutlak egemenliklerine dayalı, yahut buna yol açacak bir federasyon modelinde ısrarcı.
Güneyde büyük çoğunluğun ne düşündüğüne bakmak zorundayız.
Adanın tek hakimi olma anlayışı var olduğu sürece uzlaşma söz konusu olabilir mi? 
Bunu görememek ve federasyon temelinde bir çözüm modelinde takılıp kalmak. İşte meselenin hassaslaştığı nokta burada!
Bindiği dalı kesme arzusunu taşıyan hezeyan, “gelin bu hezeyandan vaz geçin.”

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish power
Turkish power - 2 yıl Önce

Gerizekalı yeni duzulenci çakma ustatci reziller bunu anlamazlar çünkü anlamak istemezler

banner608

banner474