banner564

Bir eksik, O harfli hal

2016 yılının son makalesini yazıyorum. Böyle bir yazıda hali ile eski yıl ile ilgili anılar ve yeni yılla dair temenniler olması gerekir. Ancak okuyucu beni anlayışla karşılasın. 
 Çünkü öyle olaylar yaşıyoruz ki insanı karamsarlığın karanlığına itiyor.
 Bakın, 2017'nin ilk haftasından hemen sonra, 9 Ocak'ta ülkemiz ve toplumumuzun kaderini çok yakından ilgilendiren Cenevre Zirvesi olacak.
 İşte bizim açımızdan doğrudan önemli olan Cenevre  arifesinde, Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı, eskiden beri ifade ettiği bir vurguyu yeniden yaptı.
 "Barış arayışları için son şans" dedi.
 Peki bu son şans öncesinde toplumda durum nedir? Böyle ciddi bir olay öncesi Toplumsal Ortak zemin var mı? Bunu ele almadan bir başka ciddi konu üzerinde de ayni arayışla durmak gerekir.

Ekonomik durum
 
 Ekonomik yaşamda ciddi sıkıntılar oluştu. Bunlar da ağırlıkla gelecek yıla sarkacak.
Bu nedenle yılbaşı öncesi KTTO da bir açıklama yaptı. Döviz kirizi ile bağlantılı bu ekonomik sıkıntılara dikkat çekti.
   Ticaret Odasının yaptığı açıklamada tesbit ve önermeler ekonomik yaşamla ilgili olarak doğru ve yerindedir.
    Ancak bu açıklamanın büyük bir eksiği var. Çünkü bunun Toplumsallık ayağı yok.
   Çünkü çalışanlar ve emekçiler için Ticaret Odasının bu açıklamasında, "amorti" sayılabilecek bir önerme dahi yok.  
    Halbuki böyle krizleri karşılamanın en önemli yanı, toplumsallık tabanın geliştirilmesidir. 
   Evet, KTTO'sı açıklamasında devletin tüm vergi ve harçlarının dövizin günlük kuru üzerinden yapılmaması ile ilgili doğru önerme var. Devletin sözleşme ve diğer işlemlerinin TL üzerinden olması gibi yine doğru önerme var. 
   Ancak devlet gelirlerinin % 85'inin dolaylı veriler üzerinde olması ve tüm ülkenin pahalılığın cehennemine dönmesi gerçeğine karşın direk vergi için tek söz yok.
   Çalışanların eriyip giden asgari ücret ve maaşlarına dönükte hiç ses yok. Sonuçta bu insanlar ayni zamanda onların "müşterileridir". Müşterinin cebinde birşey yoksa,onlar ne yapacak? Toplumsallığı bir yere bırakayım, hiç olmazsa "müşteri" hatırı olsun tutsalardı. Gönül alma dahi yapsalardı...
Kısacası, KTTO açıklamasında toplumsallık ayağı eksik.
Yeni diyenin eksikliği
   Ayni şekilde Kıbrıs sorunun çözüm arayışının son şansı denen noktaya dair de toplumsallık ayağı eksik. Hala UBP ve DP Genel Başkanları Cenevre'ye katılacaklarını açıklamadılar.
   Üstelik, ne acıdır ki yeni siyaset diyerek siyaset dünyasına girmeye çalışanlarda en eski siyaset metotları ile hareket etmeyi hala marifet sayıyor. Örneğin Sayın Kudret Özersay, eski siyaset anlayışının tipik yanlışını yaptı. Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı'nın sürdürdüğü görüşmelerde ulaşılan yakınlaşmaları Annan Plan'ından geri diye tanımladı.
   Sayın Akıncı'nın sağladığı yakınlaşmaların içinde Kuzeyde yerleşecek olan Kıbrıslı Rumların seçme ve seçilme haklarının, iki toplumluluğu sarsacağını yazdı. 
Ben şu kadarını yazayım. Ulaşılan yakınlaşma, Annan Plan'ından farklıdır. Bu farkta Kuzeyin siyasi yaşamında, Kıbrıs Türk Toplumunun iradesini, Annan Plan'ından daha da ileride  "sulandırmayacak" bir yapıdadır..
   Okuyucu merak etmesin, bunun ne olduğunu 9 Ocak'tan sonra çok rahat yazacağız. O zaman işte  şimdi yeni anlayış diyerek eski siyaset usullerini kullananlar  kendi ayıpları  ile başbaşa kalacak.
   Neden mi yazmıyorum? Çünkü doğan yakınlaşmaların kesinleşmesine katkı sağlamak için.  Çünkü Güney ve Kuzeyde çözüm istemeyenlerin "gizli" ortaklığı var. Bu çarpıtmaları Cenevre Zirvesi öncesi yazıyor ve konuşuyorlar ki daha yakınlaşmalar o zirvede kesinleşmeden, bunlar üzerinde iki tarafta da tartışma başlasın. Anastasiadis taviz verdi diyerek onu Güneyde daha da açmaza alsınlar ve imzalanma olgusu hiç gelişmesin.
   Ama kimse merak etmesin. Eğer Zirvede olumlu bir sonuç çıkarsa bunlar metin olarak açıklanacak. Çıkmazsa da o zaman bu endişelerden uzak, ne olup bittiğine dair her şey açıklanacak. Her iki halde de yeni diye yola çıkanların eski usullerle siyaset yaptıkları da açığa çıkacak.

Facebook'u bir eksikli algılamak
 
 Kısacası, ister Kıbrıs sorunu temelinde, isterse ekonomik ve demokratik sorunlarımız zemininde 2016'dan, 2017'ye taşıdığımız en büyük eksikliğimiz, demokratik ortak toplumsallık zeminin olmamasıdır. 
   İşte 2017 yılını daha da sıkıntılı kılacak olan budur. Ortak Toplumsal zemin olmaması. Toplumsal ortak zemini, yakın siyasi tarihimizde Bankalar Krizinde yakalamıştık. Ayni zamanda Annan Planı sürecinde de bunu yakalamıştık. Bu zemin nedeni ile kimsenin burnu dahi kanamadan, farklılıklara karşın, bu krizleri aşmış ve toplumu yeni konaklara taşımıştık.
   Şimdi sosyal iletişimin geliştiği bu zamanda, Toplumsallık zeminini tamamen sıkıntıya soktuk. Çünkü iletişimin önemli bir aracı "face book" olgusunu algılarken, bunu  kendi dilimizde, o  ikinci kelimeyi, bir o eksiği ile algıladık. 
   Bu yüzden siyasi ve iletişim alanında pek çok şeyi, o, bir eksik, o harfi çıkınca olana benzettik...
YORUM EKLE

banner471

banner473