Türkiye; yaklaşık iki yıl süreyle adaya para göndermeyince hemen tüm sektörler krize girdi…
   Müteahhitler, devlete satış yapan firmalar alacaklarını aylarca tahsil edemedi…
   Hayvan üreticileri, çiftçiler için teşvik ödemeleri sürekli ertelendi…
   Böylece piyasaya para akışı azaldı ve esnafın satışları dibe vurdu…
   Bankalar Birliği’nin açıklamasına göre; TL cinsinden mevduatların 27 milyar liraya ulaşması, bu ülkenin zenginleştiğini göstermez…
   Çünkü son 4-5 yıl içinde Türkiye’den göç eden çok sayıda insan buraya geldi…
   Gelirken paralarını da getirdiler…
   Ayrıca İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin hemen hepsinin buradaki bankalarda mevduatları vardır…
   Kısaca; banka mevduatlarındaki artış, KKTC’de yaşayan insanların ‘zenginleştiğini’ göstermiyor…
   Rakamlar bizleri aldatmasın…
   Birkaç ay önce Sterlin kurunun 8 TL’ye yaklaştığını ve bu yüzden tüm tüketim maddelerinde fiyatların yüzde 50 ile yüzde 150 arasında zamlandığını, bu sayede halkın fakirleştiğini de unutmayalım… 
   Öyleyse; yapılması gereken KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilecek bir noktaya gelmesidir…
   Bunun için de alınması gereken tedbirleri, başkalarının ‘baskı ile’ yaptırmasını beklemeyip, kendimiz yapmalıyız…
  
Büyük ihmallerimiz var

  Ama bir yandan sendikal baskılar, diğer yandan siyasilerin oy kaygısı yüzünden birçok tedbiri alamadık…
   Kazandığımız paraların hak edilen vergisini toplayamadık…
   Kaçakların peşine düşemedik…
   Cevizcinin çuvalından oynamayı tercih ederek, gereksiz yerlere paralar harcadık…
   İhtiyacın çok üzerinde personel istihdamı yaptık…
   Diğer yandan hayati önem taşıyan polis teşkilatı ile hastanelerin eksiklerini gidermedik…
   Hırsızlık, soygun, uyuşturucu, darp, cinayet, insan kaçakçılığı olaylarının patladığı bir ülkede polisin bin kişilik eleman eksikliğini gidermediğimiz gibi, hastanelere uzman doktor ve hemşire alımlarını yapmadık…
   Bu yüzden de sağlıkta halkımıza sıkıntılar yaşatmaya devam ediyoruz…
  Mazbataların dağıtımını da polisin sırtına yüklediğimiz için, mahkemelerde çok ciddi sorunlar yaşıyoruz… 
   Adli olaylarla ilgili dosyaların tamamlanması için yıllarca bekletiliyoruz…
   Özellikle kara sınır kapılarında muhaceret işlemlerini bir türlü düzene koyamıyoruz…
  
Rumların akıttığı paralar

   Şimdi basit bir hesap yapalım…
   Kıbrıslı Rumların 7 aylık sürede kuzeyde ‘sadece kredi kartlarıyla’ harcadıkları para 11 milyon Euro’dur…
   Bunun yüzde 20’sinin vergi olarak devletin kasasına girdiğini düşünelim…
   Bu da 2 milyon 200 bin Euro; yani 13 milyon 640 bin TL’ye eşittir…
   Kısa yoldan gidelim…
   Sadece bu gelirle 500 civarında polis-muhaceret memuru istihdam etmek mümkündür…
   Sınır kapılarının rahatlaması durumunda kuzeye geçerek alış-veriş yapan Rumların sayısında ciddi artışların yaşanacağını da biliyoruz…
   Öyleyse bu konuya önem vermeli ve acil önlemler almalıyız…
   Bu kadar basit bir sorunu çözemezsek ‘yönetim becerimizi’ sorgulamaya devam edeceğiz…