banner564

Bireysel girişimler ve toplum

Tarihe mal olmuş bir kişilik daha göçtü aramızdan. Kıbrıs Türkü’nün lideri Dr. Fazıl Küçük’ün eşi Süheyla Küçük geçtiğimiz hafta içi toprağa defnedildi. Mekânının Cennet olmasını diler, Küçük ailesine de sabırlar dilerim. Başınız sağ olsun…
Pandemi sürecinin yarattığı sosyal, ekonomik buhran yeni yeni kendini göstermeye başlıyorken, önümüzde bizleri bekleyen cumhurbaşkanlığı seçimini fırsat bilen bazı kesimler, kendilerince yaptıkları hesapları hükümetten talep etmektedirler.
Kıbrıs Türk Kamu Araçları İşletmecileri Birliği’nin (Kar-İş) Lefkoşa’da geçtiğimiz pazartesi günü başlattığı araçlı eylem devam ediyor. Kar-İş basın sözcüsü açıklamalarında;

Toplu taşımacılık sektörünün pandemi sürecinde en fazla yara alan ve etkilenen sektörlerin başında geldiğini ve hükümetin bunu göz önünde bulundurarak bu sektöre belirli imtiyazlar sağlayabileceğine inandıklarını belirtti. Ayrıca taşımacılık sektörünün yüzde 70’inin; yabancı işçi, öğrenci ve turist olmadığından çalışacak durumda olmadığını, geriye kalanların ise müşteri bulmakta zorlandığını anlattı.

Kar-İş söyleminde bireysel olarak haklı olabilir fakat toplumsal olarak düşünüldüğünde pandemi süreci tüm sektörlere darbe vurmuştur. Pandemi sürecine hazırlıksız olduğumuz gibi sonrası içinde toplumun genelini kapsayan bir çalışma yapılmadığından, herkes bireysel olarak kendi sektörünün çıkarları doğrultusunda ortaya çözüm planları koymaktadır. Özellikle de maddiyata dayalı çözüm önerileri üretmektedirler. Ancak unutulmamalıdır ki sektöre özel üretilen çözümler toplumda çok daha büyük yaralar açacaktır. 

Coğrafyamızda sosyal, ekonomik ve kültürel yaşantımızın her alanında nerelere geldiğimizi bir sorgulamamız gerekmektedir. Toplu taşımacılık günümüzde arzu edilen şekilde ve kalitede değildir. 1950 ‘li yıllara kadar tren taşımacılığı varken, günümüzde bu hizmetten yoksunuz. Zaman zaman hafif raylı bir sistemin kurulacağı haberlerini duysak da konu ile ilgili herhangi bir çalışma henüz başlatılmış değil. Unutulmamalıdır ki toplu taşımacılık sadece otobüs taşımacılığı demek değildir…

Pandemi nedeniyle zarar gören sadece bu süreçte çalışmayan sektörler değildir. Çalışan sektörleri özellikle de sağlık sektörünü düşünün. Kısıtlı imkânlarla, yetersiz personelle nerdeyse 7/24 hiç durmadan pandemi süresince çalışmışlardır. Karşılığında ise herhangi bir talepleri olduğunu henüz duymadım. Sizce onlar bu süreçte kendilerinden hiç mi ödün vermediler?

Pandemi sürecinde sağlık sektörü en zayıf halkamızdı. Coronavirüsü coğrafyamızda belirdiği anda hepimiz evlere kapandık. Sosyal yaşantımız nedeniyle virüs aramızda çok yayılmadı. Bunu bugün bir başarı gibi göstererek aslında başımızı kuma gömmekteyiz. Evlere kapanarak virüsün yayılışını engelledik ancak bugün de açılmaya korkar olduk. Hastanelerde yapabileceğimiz günlük test sayısı belli, kapasitemiz çok fazla değil. Herhangi bir yeni vaka ile karşılaşırsak, hastayı nerede tedavi edeceğimiz belli değil. Pandemi hastanemiz olacak mı olmayacak mı belli değil…

Pandeminin getirisi olarak sosyal sorunları ele alırken, sadece sektörlere yansımasını değil topluma olan yansımasını da ele almalıyız. Aksi halde her sektör kendi istediğini elde ederse, neden barışçıl ve sürdürülebilir bir toplum olamadığımızı daha çok tartışıyor olacağız…

Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.

YORUM EKLE

banner471

banner474