banner564

‘Bitti, gitti’ derken yeni dalga geliyor

 Ünlü vatan şairi Namık Kemal, sürgün yeri olarak gönderildiği Gazimağusa’da tam 38 ay süreyle küçük bir zindanda olumsuz koşullar altında yaşadı...

 Bu süre içerisinde değişik hastalıklarla yüzleşti, fakat umudunu yitirmedi...
 Adadan ayrılacağı zaman kendisine, “Sürgünde olduğunuz süre içinde sizi en çok üzen şey nedir?” diye sorduklarında “dedikodusu” demişti...
 Aradan yıllar geçti, bu adanın ‘dedikodu’ liderliği sona ermedi...
 Güzel bir günde sizlere en son dedikoduyu aktarmak istiyorum...
 Kıbrıs sorunu kapalı kapılar ardında çözülmüş!..
 İş sadece imzaya kalmış!..
 Şu anda yapılanın, “Müzakereler koptu, kopuyor, aman dikkat sondaj gerilim olacak, savaş çıkacak” söylemleriyle, korku ortamı yaratmak, ardından çözümü sağlamak olduğu iddia ediliyor... 
 Hayırlısı olsun...
 Bizler zaten başından beri bu adada kalıcı bir çözüm istiyoruz...
 Yeter ki; geleceğimiz güvence altında olsun...
 Yeter ki Türkiye’nin garantörlüğü sonlandırılmasın...
 Yeter ki; bizleri bir daha ‘azınlık’ statüsüne koymasınlar...

Federal kurumlar çalışması

   Rum basınında yer alan haberlere göre, 4 tane ünlü avukat aylardır ‘federal daireler’ üzerinde çalışmalar yaparak, yasa tasarıları hazırlıyor…
   Bizim taraf 8 ayda bir hükümet değişikliği, üçlü kararnameler ve müşavirliklerle uğraşırken, onlar Sayıştay Başkan yardımcısı olacak Kıbrıslı Türk’ün yetkilerine kadar her türlü çalışmayı tamamlamış vaziyette…
 Ama biz yine de iyi niyetli olalım ve olumlu düşünmeye devam edelim...
 Garantilerin ‘değiştirilmiş şekliyle’ devam edeceği bir devlet için ‘kapalı kapılar ardında’ anlaşmaya varıldığını kabul edelim... 
 Çözümden sonra ilk gün ne yapacağız?..
 Bir hafta, bir ay sonra neler olacak?..
 Ekmek dağıtımını ‘AB kurallarına uymayan’ araçlarla yapan çok sayıda fırıncımız ne olacak?..
 Kuyudan çıkan suyu arıtıp, şişeleyen firmalar ne olacak?..
 Çevre kirliliği yaratan su depoları ve bunları imal eden firmaların durumu ne olacak?..
 Askeri personele hizmet veren küçük kafeler, konfeksiyoncular ne olacak?..
 Köylünün elindeki hastalıklı binlerce hayvan ne olacak?
 Avrupa standartlarının altında üretim yapan sanayi tesisleri ne olacak?..
 Kapanacak iş yerlerinin personeli nerede çalışacak, nasıl geçinecek?..
 Süt tozu ile üretim yapan veya keçi sütü için gerekli şartları şu an yerine getiremeyen onlarca hellim üreticisi ve yanlarında çalışanlar ne yapacak?..
 Bankalara olan borçlar nasıl ödenecek?..
 Bunları yıllar öncesinden düşünmek ve gerekli önlemleri almak gerekirdi...
 Rumlar, çözümden sonraki ilk günden başlayarak; ilk 10 yılda nelerin yapılacağını çoktan planladılar...
 Dolayısıyla; olası bir çözüm sonrasında en ufak bir sıkıntı yaşamaları söz konusu değildir...
 Tam tersi mala mal katacakları için halen yaşamakta oldukları ekonomik sıkıntılar çok kısa sürede sona erecek...
 Bizleri bu kadar büyük bir risk altına sokan ve AB standartlarına hazırlamayan siyasilere sormalıyız:
 Vicdanınız rahat mı?  

YORUM EKLE

banner608

banner474