Çok güzel, çok değerli bir ülkede yaşıyoruz…
  Çocukluk yıllarında büyük sıkıntılar çektiğimiz bu güzel ülkede artık yeni kuşakların mutluluk ve güvenlik içinde yaşamasını istiyoruz…
  Yarınlara umutla bakabilecekleri bir yönetim sistemi hayal ediyoruz…
  İnsanların geleceğinin iki dudak arasından çıkacak bir sözle karartılmasını istemiyoruz…
  Daha iyi bir sağlık ve eğitim sisteminin kurulmasını, üretimin artmasını, turizm ve eğitim sektöründen sağlanacak gelirlerle tüm halkımızın refah düzeyinin yükselmesini istiyoruz…
  Mahkemelerin gündeminde 30 bini aşkın alacak-verecek dosyasının bulunduğu küçük bir ülkede hiç kimse sağlıklı bir ekonomik yapıdan söz edemez…
  Hiç kimse mutlu ve huzurlu olduğunu, geleceğe güvenle baktığını söyleyemez…
  Çocuğuna iyi bir eğitim aldıramayan aileler ‘onlar için’ iyi bir gelecek düşleyemez…
  Yaşlı insanlarımız, çocuklarımız, gençlerimiz için daha iyi bir sağlık sistemi istiyorsak; güçlü bir ekonomik yapıya ihtiyacımız vardır…
  Bugünkü yapı sağlam değildir…
  Tamamen tüketime dayalı bir yapı sürdürülemez…
  Her aybaşında “maaşımı alabilecek miyim?” endişesiyle yaşayan bir toplum huzurlu olamaz…
 
Sistem kalıcı olmalı

  Her yıl bir seçim, her 8 ayda bir hükümet değişikliği yaparak istikrarlı bir ekonomik yapı oluşturamayız…
  Kamuda sağlıklı bir yönetim şekli oluşturamayız…
  Yasaların, tüzüklerin ve yönetim kadrolarının sürekli değiştirilmesiyle bu ülkeye yatırımcı getiremeyiz…
  Gelenleri de mutlu edemeyiz…
  Yatırım olmadığı sürece bu ülkenin ekonomisi ‘Kağıttan kale’ olmaya devam eder…
  Rüzgar estiği zaman ezilir gider… 
  O yüzden ülkemizde artık kalıcı bir sisteme ihtiyacımız vardır…
  Bunun için de öncelikle seçim sistemimiz ele alınmalı ve gereken adımlar atılmalıdır…
  Her yönetim değişikliğinde sistem değişikliğine gerek duyulmayacak bir yapının oluşturulması kaçınılmazdır…
  Ve bu konuda en büyük sorumluluk bugünkü parlamentoya aittir…
  Daha fazla zaman harcamadan gerekli adımlar atılmalıdır…
  Ayrıca ‘demokrasi’ sözcüğünün arkasına saklanarak, kişilerin haklarına, özel hayatına ve ticari çıkarlarına zarar verilmesini önleyecek katı kuralların bir an önce yürürlüğe girmesi şarttır…
  Yasanın adı ne olacaksa olsun fark etmez…
  Eleştiri ile ilişkisi olmayan bir saldırı kültürünün önüne geçilmemesi halinde vay bu ülkenin haline…