Pandemi sürecinde bu ülke bir yandan kısıtlamalar yüzünden iflas ederken, diğer yandan bizlere yaşatılanlara kısaca bakmamızda fayda vardır…
Geçtiğimiz yıl içinde Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı…
Seçim nedeniyle devletin çeşitli kurumlarına istihdamlar yapılırken, salgına aldırış etmeden propaganda süreci yürütüldü…
Ardından UBP kurultayı…
Sekiz bini aşkın insan bir salonun içinde oy kullandı…
Kurultay öncesi ve sonrasında köy, kent gezileri, ortak toplantılar düzenlendi…
Geçelim bir diğer konuya…
Sendikalar, örgütler ‘mesafe kuralı’ diye bir kural tanımadan eylem üstüne eylem yaptı…
Kısıtlamaların gevşetildiği günlerde eğlence yerlerinde kucak kucağa oyunlar oynandı, kutlamalar yapıldı…
Ve geçtiğimiz Cumartesi günü UBP’de Genel Sekreterlik, YDP’de Genel Başkanlık seçimleri yapıldı…
Özellikle YDP seçimi nedeniyle 4 bini aşkın üye bir salonun içinde toplandı…
Maskesiz dolaşan çok sayıda insan vardı…
Ve tüm bu olanları görmezden gelen Sağlık Üst Kurulu ile Bakanlar Kurulu, sıkı önlemlerle sözde salgına karşı mücadele ediyor…
Tamamen uydurma, temelsiz bir yöntem uygulanıyor bu ülkede…
Bazı kesimlerin baskısı altında ülkeyi batırma gayretlerinin artarak devam etmesi son derece üzücüdür…
Haftalardır Pazar günleri sözde sokağa çıkma yasağı uygulanıyor…
Ancak yollarda sıkı denetim yapılmadığı için ‘kurnazlar’ gezilerini korkusuzca sürdürüyor…
Nüfusun ezici bir çoğunluğu ise evinde kapalı vaziyette bunalım geçiriyor…
Yazık ve günah değil midir?
Aylarca bazı otel ve yurtlara para pompalayarak ‘karantina’ uygulaması yapan hükümetimiz, bugünden itibaren ‘bir yığın koşul’ koyarak ev karantinasını başlatıyor…
Ağır hasta olanlara ve 70 yaşın üstündekilere “size bileklik takıp evinize göndereceğiz” diyor…
Bunun için adaya geliş öncesinde bir yığın formalite var…
İyi, güzel de; madem ki bileklik uygulamasına geçiyorsun hasta ve yaşlı olan adamı evine gönderirken, hasta olmayanı veya gençleri neden otellere göndermek istiyorsun?..
Bunun mantığı nedir?..
Ya da üç günlük ‘kapalı turizm’ uygulamasını başlatmamak için neden hala çelişkiler içinde yuvarlanıyorsun?..
Turist istemiyor musun?..
Sen Güney Kıbrıs’tan daha mı zenginsin…
Onlarda vaka sayısı, bizdeki sayının 10 katından daha fazla…
Ama onlar 1 Nisan’dan itibaren 28 ülkeye sadece aşı kartıyla kapılarını açmış durumda…
Peki sen Malta’dan daha mı zenginsin?..
AB üyesi olan Malta 3 günden fazla tatil yapmayı kabul eden turistlere adam başı 200 Euro vereceğini ilan ederek, cazibe yaratmak için çırpınırken; sen batmış bir ülkeye gelecek olanlardan hem PCR istiyorsun, hem bileklik şartı koyuyorsun, hem de bin bir sorun çıkarıyorsun…
Ha bugün, ha yarın derken bu sektörü tamamen bitiriyor; binlerce insanı sefalete sürüklüyorsun…
Aslında bunun ardındaki niyeti anlamak zor değildir…
Ve ana neden sadece ‘iş bilmezlik’ değildir…
Konuşmaya cesaret ettikleri gün gerçekler su yüzüne çıkacak…
Ama o süreye kadar KKTC bitmiş olacak…
Kapalı Kktc de kapalı olmayan Ne var ki!
Kapalı Geçiş Kapıları, Kapalı Maraş, Kapalı ödenekler, Kapalı Toplantılar , Kapalı Görüşmeler , Kapalı Otellerimiz , Kapalı Turizm
Kktc gibi kapanmayı seven başka bir ülke var mı acaba ! Kktc için en kolay şey de kapalı olmak
Peki açılmak çok mu zor ! açılmayı bilmeyenler için Evet,