Fransa’nın Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, yolsuzlukla suçlandığı ‘telekulak’ davasında suçlu bulundu ve 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı…
   Peki bu cezanın gerekçesi neydi?..
   Önce buna bakalım… 
   Sarkozy'nin "2007'de cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını yürütmek için o zamanki Libya lideri Muammer Kaddafi'den yasa dışı maddi destek aldığı ve kampanyayı bu destekle yürüttüğü" iddia ediliyor…
   Devrik Libya lideri Kaddafi, 2011'de öldürülmeden kısa süre önce verdiği bir röportajda "Sarkozy İçişleri Bakanı iken (2007) bana geldi ve para istedi. Ben de verdim. Sayemde seçimi kazandı" demişti…
   Ayrıca 2019'da iş insanı Ziad Takieddine de 2006 sonlarında Libya'dan Sarkozy'ye 5 milyon Euro getirilmiş ve iddialar üzerine 2013'te ön soruşturma açılmıştı…
   Fransa gibi bir ülkenin eski Cumhurbaşkanı rüşvet iddiasından 3 yıl hapislik cezası alabiliyorsa; KKTC gibi küçük bir ülkede artık rüşvet ve yolsuzluk iddialarının yargıya taşınması gerekmiyor mu?..
   KKTC’nin denetlemeden sorumlu kuruluşları, polis ve savcılık hiç olmazsa siyasilerle ilgili iddiaların üzerine giderek, gerekirse farklı yöntemler kullanarak ‘temiz eller’ operasyonunu başarıya ulaştırmalıdır…
   Herhangi bir yolsuzluk veya rüşvet olayının aydınlığa kavuşması demek, KKTC’nin geleceği açısından umutlanmak demektir…
 
Bir umut aşıdır
   
   Bir başka önemli konuya geçelim…
   Aylardan beri kapalı olan sektörlerimiz artık ‘imdat’ çağrısı yapıyor…
   İnsanlar evine ekmek götüremez duruma gelirken, borçlar katlanarak artıyor…
   Evet; Corona’ya karşı önlem alalım…
   Ancak; bunu sadece kapatmalarla önleyemeyiz…
   Herkesin kurallara uyması önemlidir…
   Bunu denetleyebiliyor muyuz?..
   Kurallara uymayanlara ceza verebiliyor muyuz?..
   Denetimlere ilaveten öncelik hızlı aşılamadır…
   Çin’in ürettiği Sinovac olur veya başka aşı olur…
   Bu saatte yapılması gereken hızlı bir şekilde herkesin aşılanmasıdır…
   Bir başka önemli adım ise aşı kartı olan turistlerin PCR testlerini de yaparak ülkeye alınmasıdır…
   Geciken her gün, her saat ülkenin daha da batması demektir…
   Ya uyanmalı, ya da hep birlikte bu batışı seyretmeli..