Rum lideri Anastasiadis, bir taraftan seçimlerle uğraşırken, diğer yandan ‘Helenlerin çıkarlarını koruma ve ilerletme’ adına elinden geleni yapıyor...
Son bir ay içinde Lübnan Başbakanı Hariri ile iki kez görüştü...
Mısır Devlet Başkanı Sisi’yi Lefkoşa’da konuk etti ve çok sayıda ikili anlaşma imzaladı...
İki kez Yunanistan’a giderek önemli toplantılara katıldı...
Bu arada Yunanistan Savunma Bakanlığı ile Rum Milli Muhafız Ordusu arasında ‘Gizli bilgilerin paylaşılması’ yönünde anlaşma imzalandı...
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşerek, Tatlısu Deniz Üssü’nün Fransa tarafından kullanımını teklif etti...
İtalyan ENİ şirketinin Başkanı ile görüşmeler yaparak, iki yeni sondaj konusunda anlaşma yaptı...
Sırbistan’ın Savunma Bakanı’ndan sonra, Bulgaristan Cumhurbaşkanı’nı ağırladı...
Sırada İsrail Başbakanı Netanyahu ile Ürdün Kralı Abdullah’ın adaya gerçekleştirecekleri ziyaretler var...
Diğer ufak, tefek işleri; yeni EOKA büstlerini sıralamaya gerek yok...
Ancak; DİSİ Başkan Yardımcısı Tornaritis aracılığıyla Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım’a gönderdiği mesaj üzerinde durulması gerekiyor...
Anastasiadis mesajında şöyle diyor:
“Askerlerinizi adadan çekiniz ve garantilerden vazgeçiniz...”
Sayın Binali Yıldırım da bu mesaja yanıt olarak “Kıbrıs konusunda ne olacaksa Ocak’ta olacak” yanıtını veriyor...
Peki biz ne diyoruz?
Kuşkusuz burada önemli olan Kıbrıslı Türklerin düşünceleridir...
Türk askerine ve Türkiye’nin garantörlüğüne ihtiyaç duyan Kıbrıslı Türkleri yönetenlerin, bu tür girişimlere anında yanıt vermesi gerekmiyor mu?..
Garantisiz yaşayan insanların başına nelerin geldiğini son zamanlarda ibretle izlediğimiz halde, KKTC’yi yönetenlerin bu tür yaklaşımlar karşısındaki tepkisizliğini anlamak zordur...
Bir başka önemli konu ise Rumların ‘mülkler konusunda’ sürdürdüğü sahte propagandadır...
AB ülkesi vatandaşlara ses çıkaramadıkları için, diğer ülkelerden gelenlerin kuzeye geçişlerini engelleme konusunda karar alıyor ve bunları uyguluyorlar...
Son bir hafta içinde 100’den fazla İsrail vatandaşını Larnaka Havaalanı’ndan geri çevirdiler...
Gerekçe olarak da kuzeydeki otellerin çalıntı olduğunu gösterdiler...
Kullandıkları Larnaka Havalimanı arazisinin Türk malı olduğunu bilmezden gelerek, kuzeydeki otelleri ‘çalıntı’ olarak göstermeleri ve turistlere kötü muamele yapmaları, aslında tüm Kıbrıslı Türklere yapılan büyük bir haksızlıktır...
Kuzeye gelen her turistin, KKTC ekonomisine katkısı vardır...
Satın aldığı içkiden, sigaradan, içtiklerinden ve yediklerinden vergi alınıyor...
Dolayısıyla KKTC’yi yönettiğini iddia edenler; kuzeye geçmek isteyen turistlerin Larnaka Havaalanı’ndan geri gönderilmesi karşısında “Bana ne” diyemezler...
“Bana ne” demek, KKTC’ye yönelik saldırıları onaylamak, yenilerine davetiye çıkarmak demektir...
Türkiye’nin yeni yatırımları
Rum liderliğinin Kıbrıs Türk halkına yönelik ırkçı tavırları karşısında, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilmesi ve acil sorunlarını çözebilmesi için Türkiye’nin artarak devam eden yardımları tek umudumuzdur...
Bu yardımları engellemek ve Türkiye hükümeti yetkililerini bezdirmek isteyenlere asla geçit verilmemelidir...
Özellikle şimdiki Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Recep Akdağ’ın adaya daha sık gelmesi ve ciddi temaslar yaparak, öncelikli hedefleri belirlemesi çok önemlidir...
Öncelikli sorunlarımızdan biri olan sağlık alanında kararlı duruşu ve tam teşekküllü yeni bir hastane inşasının 2 yıl içinde tamamlanacağına ilişkin müjdesi, gelecek açısından umut vericidir...
Güney Kıbrıs’ın; Yunanistan, İsrail ve Mısır ile deniz altından elektrik kablolarıyla bağlanma kararı aldığı bir dönemde, Kuzey Kıbrıs’a aynı yöntemle Türkiye’den elektrik getirilmesi, Asrın Projesi’nden sonra ikinci büyük proje olarak yediden yetmişe hepimizi heyecanlandırıyor...
Bu dev projenin de 3 yıl içinde gerçekleşmesi halinde, ekonomik açıdan daha güzel günlere ulaşılacağını hep birlikte göreceğiz...
KKTC’nin tek güvencesi olan Türkiye’nin yardım ve desteğine şükranlarımızı sunuyoruz...
KKTC halkının tek güvencesi Türkiye’dir...
