banner564

Bize bilgelik gerek

 KKTC’nin 35’inci kuruluş yıldönümünü coşkuyla kutladık. KKTC’nin ilanından günümüze geçen 35 yıllık süreç içinde hayatımızda neler değişti?

Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişirken, sosyal yaşantımızda toplum adına değişen pek fazla bir şey olmadığı hemen hemen herkesin hemfikir olduğu bir konudur. Sosyal sorunlar günden güne artarak çoğalırken hayatımıza devam ediyor olmamız, hayatımıza yansıyan olumsuzlukları da benimsediğimiz anlamını taşımaktadır. Bireysel olarak birçok konuda var olan itirazlarımızı dile getiriyoruz ancak bu bireysel rahatsızlıklarımızı toplumsal eyleme dönüştürmediğimiz sürece, hayatımızda bir şeylerin değişmeyeceği de diğer bir gerçekliktir.
Yaşadığımız coğrafyada içinde bulunduğumuz durumu sürekli Kıbrıs Sorununa bağlı olarak çözümsüzlükle açıklıyoruz. Ama diğer yandan çözümsüzlüğün nedeninin biz olabileceğimizi düşünüyor muyuz?
Her 20 Temmuz günü ve 15 Kasım KKTC’nin kuruluş yıldönümü kutlamalarında Güney komşularımız bizi protesto ediyor. Hatta sınır boyunda gösteriler yaparak, kapı geçişlerinin de bir süreliğine kapanmasına neden oluyor. Bunun karşılığında biz ne yapıyoruz? Sadece hiç!
Güney komşularımız UNFICYP’nin Kıbrıs’ta kalması konusunda ısrarcı olurken ve gerekçe olarak Kıbrıs Barış Kuvvetlerini gerekçe gösterirken, bizler UNFICYP’in adada gerçekten neden bulunduğunu anlatabiliyor muyuz? Sanmıyorum!
Bu soruları sorarken yanıtlarımı Mevlana Celaleddin-i Rumi de buluyorum. “Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim. Bugün bilgeyim, kendimi değiştiriyorum”. 
Burada bu konu ile ilgili sizlere bir kıssadan hisseyi aktarmak istiyorum. Bir piskoposunun mezarının üstünde bulunan bir yazıda;
 “Genç ve hür iken, düşlerim sonsuzken, dünyayı değiştirmek isterdim. Yaşlanıp akıllanınca, dünyanın değişmeyeceğini anladım. Ben de düşlerimi biraz kısıtlayarak, sadece memleketimi değiştirmeye karar verdim. Ama o da değişeceğe benzemiyordu. İyice yaşlandığımda, artık son bir gayretle, sadece ailemi, kendime en yakın olanları değiştirmeyi denedim, ama maalesef bunu da kabul ettiremedim. Şimdi ölüm döşeğinde yatarken birden fark ettim ki; önce yalnız kendimi değiştirseydim, onlara örnek olarak ailemi de değiştirebilirdim. Onlardan alacağım cesaret ve ilhamla, memleketimi daha ileri götürebilirdim. Kim bilir, belki dünyayı bile değiştirebilirdim. Dünyayı değiştirmek istiyorsan bunu yapabileceğine dair inancını değiştirerek işe başla. Bunu yapamıyorsan kendini değiştirmeyi dene…”
Belki de değişmesi gereken Güney komşumuz değil, bizleriz ve belki de bu  küçülmek değil, büyümektir aslında…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle iyi pazarlar. 

YORUM EKLE

banner471

banner473