banner564

Bizimkiler nerede?

   Güney Kıbrıs’ta 4 tane günlük gazete vardır…

   Bunlardan bir tanesi, günlerdir 1963-74 yıllarında meydana gelen katliamlarla ilgili yayınlar yapıyor… 
   Özellikle Kıbrıslı Türklere yönelik katliamlar konusunda çok önemli bilgiler aktarıyor…
   Taşkent katliamı konusunda yazılanlar, en az diğerleri kadar önemliydi…
   Aynı köyde yaşayan Rumlar, sabah akşam selamlaştığı ‘Kıbrıslı Türk kardeşlerini’ evlerinden toplayarak otobüslere bindirip, ıssız bir yere götürüyor…
   İki otobüsün içinde 13 yaşın üzerindeki erkekler bulunuyor…
   Kadınlar ve kızlar ise köyle endişeli bir bekleyiş içinde…
  Kıbrıslı Türkler, birlikte içki alemi yaptıkları Rum arkadaşlarına “ne yapıyorsun böyle” diye soruyor ve serbest bırakılmalarını istiyor, ama olumlu bir cevap alamıyor…
   Tümü kurşuna diziliyor…
   Bunlardan 83 tanesi olay yerinde can veriyor…
   Sadece bir tanesi; Suat Kafadar yaralı vaziyette kurtuluyor…
   Sonrasında kilometrelerce yürüyerek, Limasol’daki esir kampına sığınıyor ve nüfus mübadelesi kapsamında Türk bölgesine geçiriliyor…
   Suat Kafadar hayatta olup, Taşkent köyünde yaşıyor…
   KKTC makamlarından gerekli ilgiyi görememekten yakınıyor…
   Halbuki Suat Kafadar; dünyada benzeri az görülen büyük bir katliamın yaşayan tek tanığıdır…
   Ona ve katliamda eşini, babasını, kardeşlerini, yeğenlerini kaybeden bu köyün insanlarına bir çiçek gibi bakmalıyız…
   Ama bunu yapmıyoruz…
   Nereden, nerelere geldiğimizi unutarak yaşıyoruz…
   Bu devleti kimler sayesinde kurduğumuzu, saltanat içinde yaşayanların da, asgari ücretle geçinenlerin de kimlerin sayesinde hayatta olduklarını unutmuş durumdayız…
   İnanılmaz bir sarhoşluk içindeyiz…
   Tarihi gerçeklerden habersiz bir gençlik yetiştiriyoruz…
   Ve onları bir şekilde ateşin içine atıyoruz…
   Bunu yapanlar ileride hayatta olmayacak ama bu gençlere doğruları öğretecek siyasi bir irade yaratılmaması halinde, ileride onlar çok büyük acılar çekecek…
   Bu yazdıklarımız birilerine ‘öcü korkusu’  vermek için değildir…
   Dünyada ve ülkemizde yaşanmış gerçeklerden çıkarılan derslerin bir sonucudur…

Kaç kişi okudu ve okuyanlar ne yaptı?

   Şimdi yeniden Politis’in yazdıklarına geçelim…
   Rum gazetesinin yazarları, gerçekleri yansıtmalarından dolayı ölüm tehditleri alıyor…
   Birileri korkusuzca onlara “sizi canlı canlı yakacağız” mesajları gönderiyor…
   Ama bu gazete, gözünü kırpmadan katliam dosyalarını yayınlamaya devam ediyor…
   Cinayet işleyenlerin üçte birinin Rum polisi olduğunu, yani suçun bizzat devlet tarafından işlendiğini belirtiyor…
   Hatta, yıllar önce hazırlanan dosyaların, ancak suçlu kişilerin ölmesinden sonra kapatıldığını açıklıyor…
   Politis gazetesini bu üstün cesaretinden dolayı kutluyoruz…
   Bunu bizden önce KKTC’yi yönetenler ve siyasi parti yetkilileri yapmalıydı…
   Ama yapmadılar…
   Hatta yazılanları okumayanların ezici bir çoğunlukta olduğundan eminiz…
   Okumuyor, değerlendirme yapmıyor, üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmiyorlar…
   İşte KKTC halkının en büyük talihsizliği budur…
   Azınlığın uykusu, çoğunluğu diken üstünde yaşar hale getirmiş durumdadır…
   Bazıları “bana ne” diyor…
   Bazıları da tarihi gerçeklerin ortaya çıkmasını ‘barış düşmanlığı’ olarak görüyor…
   Traji komik bir durum…
   Böylesi bir devlet yönetimi bizleri hiçbir yere taşıyamaz…
   Bizlere sağlam bir gelecek garantisi veremez… 

YORUM EKLE

banner471

banner474