banner564

BM ve zirveler 

BM Genel Kurulunun açılışı için dünya liderleri New York’a gidiyor. Dünyada ciddi ekonomik kriz yanı sıra, bölgesel savaşlar, siyasi gerilimler ve nükleer savaş konuşuluyor. Ayrıca iklim krizi başta olmak üzere; sağlık, açlık, yoksulluk, orman yangınları, doğal afetlerden oluşan yıkımlar ve can kayıpları da arttı. Bu nedenle insanlığın ortak değerlerde buluşabilmesi için, BM’de dünya liderlerinin buluşması önemlidir. Bizim gibi kendisi küçük, ama sorunu, dünya meselesi olan bir adanın iki toplumu da bu zirveyi;  umut ile alışılmış bir tören havası aralığında izlemektedir.
 BM Zirvesi öncesinde, dünyada arka arkaya önemli zirveler yapıldı. Temmuz ayında Litvanya da, Vilnus’ta NATO Zirvesi gerçekleşti. Bu zirvede Çin ve Rusya, NATO ittifakının ciddi hasımları diye tanımlanırken, onlara karşı ortak davranma tavrı ortaya kondu. Bunun arkasından Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Başkenti Johannesburg’ta BRICS ülkeleri zirvesi gerçekleşti. Hindistan, Çin. Rusya, Brezilya ve Güney Afrika Cumhuriyetinden oluşan bu ittifaka; İran, Suudi Arabistan ve Arjantin’de dahil olmuştu. Bu ittifakın güdüsü ise  ABD ile AB’nin başı çektiği  belirleyiciliğe itirazdır. 
Bu zirvelerin arkasından, 9-10 Eylül tarihleri arasından Hindistan’ın ev sahipliğinde;  Yeni Delhi’de G20 Zirvesi gerçekleşti. Bu zirvenin sloganı ise, “Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek “ oldu. Bölgesel savaşlar,  siyasi gerilimler, nükleer savaş meselesinin konuşulur olması ve ağır ekonomik sorunlarla, doğal afetlerle, açılık ve sağlık sorunları ile boğuşan dünya halkları için bu slogan caziptir. Dolayısı ile bu Zirvelerden sonra, BM’de gerçekleşecek olan dünya liderlerinin buluşması önemlidir. Bu buluşmadan, G20 Zirvesi sloganına dair büyük bir beklenti içine girmemek gerekir. Ancak bu esaslı beklentiye mesaj veren, G20 sloganına dönük, dünya halkları arasında, o tohumun çimlenmesine dair de umutlu olmak gerekir. Çünkü bir biri ile rekabet içinde olan NATO ile BRICS Zirvelerine katılan büyük ülkelerin, birlikte yer aldığı G20 Zirvesinin sloganın,“ Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” olması;  o güzel tohumun çimlenme ihtimaline dönük umudu besleyen husustur. Bu nedenle Eylül ayında, New York’ta gerçekleşecek BM Zirvesine bizim İki Kıbrıs, İki Devlet diye gitmemiz dünyada karşılık bulmayacaktır. Ayni şekilde Güneyin bu Zirveye;  Tek Kıbrıs diye giderken, bunun temelini oluşturacak olan iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı, hak temelli ortaklığa dair, esaslı bir açılımla gitmemesi de onların beklentisine dönük  etkili bir karşılık  getirmeyecektir.  
Bu nedenle biz, tarihimizi unutmamalıyız. Buna göre, 1964 sonrası, Ankara’da sürgünde olduğu dönemde Rahmetli Rauf Raif Denktaş’ın, Kıbrıs sorununda dünyada kaybettiğimiz zemine bakarak yazdığı, “12’ye Beş Kala Kıbrıs” Kitabında ifade ettiği özeleştiriden şimdi ders çıkartmak gerekir. . Çünkü Sayın Denktaş o eserinde;  ‘ değişen dünyadan bi haber, körü körüne güttüğümüz İngiliz dostluğu nedeni ile Rumların Bağlantısız ülkelerin, Batı ve Sovyet Bloğunun sempatisini almasının” özeleştirisini yapmıştı.  Günümüzde ise bölgesel sorunların çözümünde esas unsurun; “ülkelerin toprak bütünlüğü” ilkesi olduğu  bir ortamda;  iki ayrı devlet tezinin destek bulması  mümkün değildir. Artık yarın; dün olduğu gibi, günümüzün özeleştirisini yapmaya hazırlanmak değil;  geleceğe dönük adanın eşit toplumu olarak, siyasi eşitlik temelinde ne yapacağız sorusuna gerçekçi cevap bulmak gerekir. Bize bu temeli çok gören,  Güneyin bağnazlarına karşı,  doğmakta olan bu esasa dayalı, ne yapmamız gerektiğini ele almalıyız. Bu nedenle dün, “Öldü, Gömüldü” diyerek, sırt döndüğümüz Kıbrıs Cumhuriyetindeki haklarımızı es geçmenin, bizi nasıl zora soktuğunu görerek;  adanın toprak bütünlüğünün esas savunucusu olmalı ve bunu da siyasi eşitlik ve demokratik  hak ortaklığı temeline dayandırmalıyız. Ayrılıkçı ve Hâkimiyetçi anlayışlara gelişen ortam içinde sempati yoktur. 


 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish Power
Turkish Power - 8 ay Önce

Begenemedin mi siz de ayakkabicilar arastasi lideri olabilirsiniz ancak

banner608

banner473