banner564

BMGK kararı ve değerlendirme

BM Güvenlik Konseyinden Kıbrıs sorunu ile ilgili karar çıktı. Bu kararın özü, soruna BM Parametreleri temelinde, Federal çözüm bulunmasıdır. . Buna KKTC Dışişleri Bakanlığı “yeni” klasikle cevap verdi. Nedir “yeni” klasik? “Yeni” siyaset denen iki devletli çözüm hedefine uymadığına dair açıklama. Bu açıklamanın temeli ise, BM’nin Kıbrıs Türk Halkının iradesini kabul etmediği argümanıdır. . Hâlbuki Federal Kıbrıs tezi, 1964’te bizzat Kıbrıs Türk Toplumu ve onun lideri Dr. Fazıl Küçük tarafından, Türkiye’nin desteği ile BM’ye sunulmuştu. Bu Federal Teze, Kıbrıs Rum Tarafı itiraz etmiş ve kabul etmemişti. 1968 itibarı ile başlayan Kıbrıs sorununa çözüm bulmayı amaçlayan BM nezaretindeki toplumlararası görüşmeler ise, Federal teze dayanmadı. Görüşmeler, Üniter Kıbrıs Cumhuriyeti, Anayasasında yer alan ve onun iki toplumlu yapısı nedeni ile fonksiyonel federatif düzenlemeleri içeren maddeleri revize etmek üzerine yapıldı. Bu görüşmelerin sonucunda, 13 Anayasa maddesi üzerinde yapılan görüşmelerde;  12 madde üzerinde tam anlaşma oldu. Ama bir maddede son bir pürüz kalmıştı. Kıbrıs Rum tarafının etkili siyasetçilerinden müteveffa Sayın Galafkos Kleridis, değerli akademisyen Niyazi Kızılyürek’le yaptığı anı çalışmasında, buna da müteveffa Sayın Makarios’un, görüşmelerin olumlu sonuçlanmaması için,  ayak sürçtüğünü anlatır. İlginçtir, Kıbrıs Türk Tarafı da bu görüşmelerin olumlu sonuç verdiğini hiç açıklamadı.
 Yalnız,  1973 yılındaki Cumhurbaşkanı Muavinliği seçiminde Sayın R. R Denktaş’ın rakibi olarak aday olan ve adaylıktan baskılar sonucu çekilmek zorunda kalan Rahmetli Sayın Ahmet Mithat Berberoğlu, bu gerçekleri açıklamıştı. Sayın Berberoğlu;  “13 maddenin, 12’ sinde anlaşma olduğunu, kalan bir maddede ki bu da vergi ile ilgili idi ve ondaki sorunun da çok az olduğunu ve seçilmesi halinde bunu Kıbrıs Türk toplumunun lehine iki ayda çözebileceğini”; Leymosun’da, kampanyanın başlangıcında açıklamıştı. Vay sen misin bunu söyleyen? O zamanki askeri idare koşullarında güdümlü propaganda başladı. “İki ayda bizi Ruma satacak”. Sonuçta iki tarafın bağnazlarının bu tutumu ile her şeyi biten görüşmeler, barış ve çözüm getirmedi. Sonrası malum, 15 Temmuz Faşist Darbe ve 20 Temmuz Barış Hareketi. Bunun arkasından iki bölge oluştu. En nihayet Kıbrıs sorununa çözüm zemini;  İki Bölgeli, İki Toplumlu, Siyasi Eşitlik temelinde Federal Kıbrıs olarak 1977’de Denktaş ve Makarios’un Doruk Antlaşmaları ile yaşam buldu. Bu daha sonra, 1979’da Denktaş-  Kibrianu Doruk Antlaşması ile yeniden teyit edildi. Nitekim, yakın tarihe kadar, pek çok Kıbrıslı Rum siyasi, sağdan ve soldan hep şunu ifade ettiler. “Federasyon bizim verdiğimiz en büyük tavizdir”. Yani Federal Kıbrıs tezi başından beri “Türk” Tarafının tezi idi. Bu; BM Parametreleri ile iki taraf için değil, evrensel  tez oldu.
 2023 yılında, İki Bölgeli, İki Toplumlu, Siyasi Eşitlik içinde Federal Çözüm tezini bunca olaya rağmen yeniden dile getiren BM Güvenlik Konseyine bakalım. Bu Konseyin 5 Daimi üyesi, ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere; Doğu Akdeniz, Orta Doğu, Ukrayna ve dünya çapında bir biri ile kavgalıdır.  Dünya çapında çelişkileri ve bir birleri ile ciddi yarışları olan bu 5 Daimi üye, bir tek Kıbrıs sorunun çözüm şekli konusunda, Federal tez üzerinde hala uzlaşılarını devam ettiriyorlar. Bunun temeli de  bir “Türk” Tezi. Üstelik 2023’te bu kararı alan BM Güvenlik Konseyinin Geçici üyeleri de; Ekvator, Japonya, Malta, Mozambik, İsviçre, Arnavutluk, Brezilya, Gabon ve Birleşik Arap Emirlikleridir. Her biri bölgesinde ve dünya siyasetinde etkili ve kimisi de bizimle dost. Bunların tümü söz konusu kararı, oy birliği ile aldı. Yani çok uzun yıllar, bin bir emek ve çile ile dünyaya kabul ettirdiğimiz bu “Türk” tezini, şimdi ideolojik, iç siyaset ve dar zümre ekonomik çıkarları için elimizin tersi ile itecek miyiz? Dünyada bir birleri ile kavgalı olan ülkelerin, bir tek Kıbrıs sorunun çözümü konusunda Federasyon temelinde uzlaşmaları, bizim avantajımızdır. Bunu değerlendirmek en akılcıl yoldur. 

YORUM EKLE

banner471

banner473